"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbeler tarihi son bulsa...

Faruk ÇAKIR
28 Mayıs 2024, Salı
Ülkemizin “Büyük Türkiye” olmasına mani olan ve milletin vicdanında derin yaralar açan “27 Mayıs 1960 askerî darbesi”nin üzerinden 64 yıl geçmiş. Aradan bunca yıl geçtikten sonra hâlâ darbeleri ve darbecileri konuşuyor olmamız; bu faciadan ders ve ibret almadığımızı göstermez mi?

Elbette darbelerin ve darbecilerin konuşulmasında temelde bir mahzur yok. Fakat bu konuşma “darbecileri kınamak için” olmalı. Yoksa gerek 27 Mayıs ve gerekse 12 Eylül (1980) darbesini “savunmak için” yapılacak konuşmalar yeni darbecilerin yetişmesine zemin hazırlar ve bu da hem ülkemiz hem de milletimiz için büyük bir mahzur teşkil eder.

27 Mayıs 1960 kanlı darbesinin bir özelliği de, kendisinden sonra gelecek olan darbelere ve darbecilere zemin hazırlamış olmasıdır. Ne yazık ki 27 Mayıs darbecileri ile hukuk önünde tam ve adil bir şekilde hesaplaşılamadığı için darbeciler yol bulmuş ve neredeyse her 10 yılda bir darbe yapmış ya da darbeye teşebbüs etmişlerdir. 

Şu da var ki “ilk darbe” sayılabilecek 27 Mayıs 1960’ın üzerinden bunca yıl geçtiği halde o dönemde yaşananları bilhassa gençlere tam anlatacak çalışmalar yapılamamıştır. Bu noktada “mütedeyyin camia”nın büyük bir sorumluluğu vardır. Darbeciler ve onların destekçileri ellerinden bulundurdukları medya gücüyle maalesef bu darbeyi haklı göstermek için ellerinden geleni yapmış ve zihinleri bulandırmışlardır. 

Esasında yapılması gereken iş belliydi ve bellidir: Bütün demokratlar ve insan haklarını savunanlar ayırım yapmadan ve her zaman darbeye ve darbecilere itiraz etmeliydi. Eğer 27 Mayıs 1960 sonrasında bu yapılabilmiş ve darbecilere hukuk önünde hesap sorulabilmiş olsaydı muhtemeldir ki Türkiye bugün çok daha “iyi” yerlerde olurdu. Hukuk önündeki hesaplaşmanın yapılamadığı meydandadır. Elbette bunda Avrupa’nın, Asya’nın ve Amerika’nın da sorumluğu vardır. Ancak esas sorumluluğun Türkiye’de yaşayan mütedeyyin camia olduğu da görmezden gelinemez. Yapılan ilk hür seçimlerde “tek parti zulmü”ne son veren ve 1950 ile 1960 yılları arasındaki 10 yıl boyunca yapılan genel seçimlerde tek başına iktidarda kalma başarısı gösteren Demokrat Parti ve idarecilerine karşı yapılan darbe büyük bir zulüm ve haksızlık değil miydi?

27 Mayıs darbesinin öncesi ve sonrası ile ilgili çalışmaların tam olarak yapıldığını da söylemek kolay değil. Hele günümüzdeki gençliğin 1950 ve 1960 yılları arasındaki başarılı çalışmaları bildiğini söylemek çok zor. İşte bu noktada gerçek “demokratlar”a iş düşüyor. O dönemde yaşananlar iyi bilinmeli ki gerekli dersler alınabilsin. 

Başta kanlı 27 Mayıs 1960 darbesinin ve bütün darbelerin izlerinin siyasi hayatımızda silinmesi ve “darbeler tarihi”nin son bulması en büyük temennimiz.

Okunma Sayısı: 917
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı