Malûm olduğu üzere çözüm bekleyen dertlerimizden biri de işsizlik.
Ülkemizde hem işsizlik var, hem de iş bulup çalışanlar da aldıkları ücretten memnun değil. Hemen yanında da ‘ehil, kalifiye işçi’ arayan işletmeler var. Bu kadar çelişkinin bir arada olması her halde bize mahsus bir hal.
Elbette işsizlik sadece Türkiye’nin derdi değil. Gelişmekte olan ülkeler dahil, zengin ya da fakir çoğu ülkede bu dert var. Ancak bizdeki dert, biraz ‘un var, tuz var, şeker var, ama helva yok’ meselesine benziyor. Çalışma çağında gençlerimiz var. Binlerce okulumuz var. İyi kötü sanayi tesisleri var. Çalışmak isteyen var. Çalıştırmak isteyen var. Fakat bunları bir arada düşünen, planlayan ve iş isteyene iş, işçi isteyene işçi temin eden bir sistem yok. Elbette bunu yapan ‘kurum’lar var, ama bu sistem arzu edilen seviyede işliyor mu? Sistem arızasız şekilde işlemiş olsa bilhassa tekstil fabrikalarında ‘işçi aranıyor’ tabelâları asılır mıydı?
Marangozluktan başlayın, oto tamir sektörüne kadar hemen herkes ‘çırak’ bulamamaktan yana şikâyetçi. Bunca ‘meslek lisesi’ olmasına rağmen bu mesleklerde de çalışan bulmakta zorlanılıyorsa bir yerde yanlış yapılıyor demektir. Elbette bütün kabahati bu meslekleri seçmeyenlere yükleyemeyiz. Acaba bu meslekleri seçmek isteyenlere uygun ücret ve iş şartları sağlanabiliyor mu? Yoksa işçilerin karın tokluğuna çalışması mı isteniyor?
Netice olarak işçi de, işsiz de, işveren de, devlet de bu durumdan şikâyetçi olduğuna göre bir masa etrafında toplanıp Türkiye’nin ihtiyacına uygun çareler bulunması gerekir.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, işsizlikle etkin bir mücadele için ‘esnek çalışma’ modellerinin yaygın şekilde uygulanmasını teklif etmiş. Akkol, şöyle demiş: “Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan işsizlikle etkin ve sürdürülebilir mücadele için esnek çalışma modellerinin yaygın uygulanması şart. Bu sağlanırsa Yeni Ekonomi Programı’ndaki (YEP) 3 yılda 3,2 milyon kişiye istihdam ve işsizliğin 2022’de yüzde 9,8’e düşürülmesi hedeflerine ulaşılması kolaylaşır. İşletmelerin iç ve dış piyasalardaki değişen üretim koşullarına ve rekabet şartlarına hızla uyum sağlayabilmesi, kayıt dışı istihdamla mücadele, kadın, genç ve engellilerin istihdam seçeneklerinin geliştirilmesi ve işe ilk girişin kolaylaştırılması bakımından güvenceli esneklik yöntemlerinden en iyi şekilde yararlanılmalıdır.” (AA, 29 Ekim 2019)
“Esnek çalışma modelleri”nin işsizliğe çare olması teklif edildiğine göre bu mesele de enine boyuna tartışılmalıdır. Elbette her meselede olduğu gibi bu meseleyi istismar etme ihtimali olanlar da vardır. Ancak istismar ihtimali var diye çözüm aramaktan geri durulmamalı.
Dünyanın pek çok yerinde bu sistem başarılı bir şekilde uygulanıyor. Aynı açıklamada, AB ve OECD Ülkelerinde İstihdam Esneklik Endeksi 2019 Raporu’nda Türkiye’nin 41 ülke arasında 36’ncı sırada yer aldığına dikkat çekilmiş. Yani 35 ülke ‘esnek çalışma uygulaması’ noktasında Türkiye’den daha iyi durumda. Türkiye niçin bu tabloda ilk 10’da olmasın? Dünyanın pek çok ülkesinde öğrenciler bile ‘esnek çalışma’ imkânı buluyorsa benzer imkân ülkemizde niçin olmasın?
Her meseleye olduğu gibi işsizliğe de konuşa konuşa, tartışa tartışa çare bulabiliriz.