Ülkemizdeki ekonomik, sosyal ve siyasî problemler insanları ‘daha iyi’yi aramaya sevk etmiş gibi görünüyor.
Elbette ekonomik ya da diğer sahalarda ülkemizden daha fena durumda olan ülkeler vardır. Ancak insanlar haklı olarak ‘daha fena’ olanları değil, ‘daha iyi olan’ları örnek almak ister.
İdareciler tarafından çoğu defa ‘devlet kararı’ olarak ilân edilen Avrupa Birliği üyeliği meselesi de bu bakımdan önemlidir. Maddî ve manevî anlamda daha zengin, daha huzurlu ve daha ‘büyük bir ülke’ olmayı istemek de zaten yanlış bir tercih değil.
Ülkemizde yaşayanlar umumî anlamda Türkiye’nin AB üyesi olmasına eskiden beri destek vermiştir. Bunun bir sebebi de 3 milyon civarında olduğu ifade edilen ‘gurbetçi’lerin değişik Avrupa ülkelerinde yaşıyor olmasıdır. Avrupa ülkelerinde yaşayan ve tatil ya da da başka maksatlarla Türkiye’ye gelen ‘gurbetçi’ler; Avrupa’da yaşayıp gördükleri ile ülkemizdeki karşılaştıkları hadiseleri karşılaştırıyorlar. Düşünün ki Avrupa’daki bir siyasetçi ‘kırmızı ışık’da bekleyip geçse, sonrasında kamuoyu tepkisi üzerine belki de istifa etmek durumunda kalır. Ülkemizde ise böyle bir hadisenin yaşanmasına ihtimal yoktur. Haliyle konular tartışılırken ‘gurbetçi’lerimiz bu ve benzeri durumlara dikkat çekip aradaki farkı göstermiş oluyorlar.
Elbette burada kabahati sadece siyasetçi ya da idarecilerde aramamak gerekir. Her birimizin bu konularda daha hassas ve dikkatli olması icap eder. Ülkemizde bir siyasetçi ya da idareci bir hata yaptığında, ‘kırmızı ışık’da beklemediğinde vatandaş olarak hepimiz gerekli tepkiyi gösteriyor muyuz? Yoksa, bu hataları, bu yanlışlar ‘normal’ mi kabul ediyoruz?
Son zamanlarda Türkiye’nin AB üyeliğine desteğin yükselmiş olmasında belki de bu hadiselerin katkısı olmuştur. MetroPoll Araştırma şirketinin kurucusu Özer Sancar, halkın AB üyeliğine desteğine ilişkin yapılan anketi paylaşmış. Buna göre Aralık 2019’dan bugüne halkın AB üyeliği desteği yüzde 4.7 puan artarak yüzde 58.4’e ulaşmış. Kaynaklara göre müzakerelerin başladığı Mart 2005’te destek oranı yüzde 75.6’ymış. Son günlerde destek seviyesinin 2016 yılındaki oranlara yaklaştığı ortaya çıkmış.
“Türkiye AB’ye üye olsun” diyenlerin sayısının artması, siyasetçileri ve idarecileri uyanışa sevk etmeli. Her konuda milletin tercihlerini dikkate almak icap ettiğine göre üyelik noktasındaki tercih de dikkate alınmalı. AB üyesi ülkelerin idarecileri üyelik yolunu tıkamak isteyebilir. Buna rağmen üye olmak milletin ve memleketin menfaatineyse bu yolda daha kararlı adımlar atılmasında fayda var. Her fırsatta ifade edildiği üzere önemli olan hak, hukuk ve adalet seviyesindeki ilerleme ve yükselmedir. Üye olunsa da olunmasa da mevcut seviyenin çok çok yükselmesinde büyük fayda vardır.
Unutmamak gerekir ki; iyiyi ve iyiliği tercih milletin ve memleketin menfaatinedir vesselâm.