Taliban, Kabil’i ele geçirene kadar Kabil Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Doğan Özlük, Afganistan’da yaşananlarla ilgili dikkat çekici tesbitlerde bulunmuş.
Özlük, Afgan toplumunun iç kargaşaya rağmen büyük ölçüde muhafazakâr ve dindar özelliğini koruduğunu belirtiyor ve savaştan bıkan Afgan halkının istikrar ve güvenliğinin sağlanması için kerhen Taliban’a katlandığı tesbitini yapıyor.
Doğan Özlük, Afganistan’ın ‘etnik yapısı’ hakkında şöyle demiş: “Afganistan etnik çeşitliliğe sahip bir ülke. Bu etnik kavimler arasında çoğunluk bakımından sırasıyla Peştunlar, Tacikler, Hazaralar, Özbekler, Türkmenler, Beluçlar, Aymaklar, Afşarlar, Araplar vd. zikredilebilir. Peştunlar; nüfus, nüfuz, siyasî etki, ekonomi ve devlet yönetimi bakımından ülkenin en etkin etnik gurubudur. Söz gelimi, çok kısa süren Burhaneddin Rabbani dönemi istisna tutulursa son yüz, iki yüz yıldır Afganistan’da krallık veya cumhurbaşkanlığı yapan bütün liderler Peştun’dur. Peştunlardan sonra en etkili toplumsal kesim Taciklerdir.
Taciklerin kültürel alanda ve dil konusunda Peştunlardan da daha etkili olduğu söylenebilir. Şöyle ki, ülkenin Peştunca ve Darice/Farsça olmak üzere iki resmî dili vardır. Peştunlar ülke siyasetinde çok büyük nüfuz sahibi olmasına rağmen resmî ve kurumsal iletişimde, bütün eğitim öğretim kademelerinde yaygın olarak Darice/Farsça kullanılmaktadır. Genel olarak her Afganistanlı Darice bilir, konuşur, ama herkes Peştunca bilmez.” (Konuşan: İslam Özkan, gazeteduvar.com.tr, 28 Ağustos 2021)
Afganistan’da kavmiyetçiliğin açtığı yara da derin anlaşılan: “Afganistan’daki istikrarsızlığın en temel sebeplerinden biri etnik köken temelli ayrışma, kamplaşma ve çatışmalardır, denilse yeridir. Kavmiyet temelli bu ayrışma ve kamplaşmaların izleri, mücahitlerin Sovyet işgaline karşı görünüşte ortak mücadele verdikleri dönemde de görülmektedir.”
“Yani homojen bir Afganistan toplumundan söz etmek mümkün değildir” diyen Doğan Özlük, gençlerin dindar olduğuna dikkat çekmiş: “Afganistanlı gençler (...) diğer Müslüman toplumlara kıyasla daha dindar olduklarını belirtmek gerekir. (Gençler) üniversite mescidinde cemaatle namaz kılarlar, beş vakit namazlarını eda ederler, oruçlarını mutlaka tutarlar, derste genellikle besmele ile söze başlarlar, Taliban’ın 20 yıl önceki şeriat anlayışı ile değil, ama İslâm şeriatı ile yönetilmekten rahatsızlık duymadıklarını belirtirler. Kızlar ve erkekler tokalaşmazlar, karma sınıflarda aynı sıraya oturmazlar. (...) Özgür takılan kadınlar bile, biçimsel olarak diğer İslâm toplumlarına göre oldukça muhafazakâr giyinirler…”
Muhtemelen önümüzdeki aylarda ve yıllarda Afganistan meselesi daha çok konuşulacak. Keşke ehil insanlar konuşsa ve politika belirleyenler bu insanları dinlese. Yoksa sathî değerlendirmelerle kurulacak bir Afganistan politikası uzun dönemde Türkiye’nin aleyhinde olur. Bugün itibarıyla TV’lerde konuşanlara bakılırsa ehil olanlardan ziyade, ehil olmayanlara mikrofon tutulduğu görülüyor.
Savaştan bıkan ülke olarak Afganistan’ın huzura ve sükûna kavuşması için duâ edelim inşallah...