Önümüzdeki yıllarda ‘su savaşları’ çıkabileceğini tahmin eden uzmanlara inananlar az olsa da dünyanın bir ‘su meselesi’ olduğu bilinmeli.
Bilhassa içme suyu noktasında dünyadaki tablo her geçen gün biraz daha riskli hale geliyor. Türkiye’nin de bu kötü gidişten etkilendiğini bilmekte fayda var.
Araştırmalara göre şehirlerdeki musluk suyunun kalitesi her geçen gün biraz daha bozuluyor. Öyle bir hale gelindi ki, musluktan su içenlere şaşılıyor. Öte yandan içme suları için harcanan paralar, ‘şişe su’lara ödenen miktarlar evdeki musluk suyu faturaları ile yarışıyor. Ve idareciler bu durum karşısında sadece seyirci...
Hollanda/Utrecht merkezli, Avrupa’nın ilk online PR ajansı olarak 2016 yılında faaliyetlerine başlayan “B2Press” günümüzün en önemli konularından biri olan şehirlerde musluk suları konusunda bir araştırma yapmış. Buna göre Türkiye, içilebilir musluk suyu açısından en tehlikeli 187 ülke arasında yer alıyor. Bunun neticesi olarak da Türkiye’de kişi başına 149 litre ambalajlı su tüketiliyormuş.
Açıklamalara göre, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2030 yılında her 10 kişiden 4’ünün suya erişiminin olmayacağını tahmin etmiş. Su kaynaklarının bilinçsiz kullanımı ve kuraklıklar sebebiyle giderek tükenmesinin yanı sıra, su kirliliği de en önemli dertlerden biri. Kirlilik sebebiyle su kalitesinin azalması, dünyanın pek çok şehrinde musluktan akan suyun içilememesine sebep oluyor. Araştırmaya göre, 244 ülkeden 187’si güvenli olmayan musluk suyuna sahip iken yalnızca 57 ülke geçer not almış. Maalesef, Türkiye de, güvenli musluk suyuna sahip olmayan ülkeler listesinde yer almış.
Üç yanımız denizlerle kaplı diye ülkemizi ‘su zengini’ sayıyoruz, ama gerçek tablo çok farklı. Eğer tedbir alınmazsa Türkiye, önümüzdeki yıllarda ‘su fakiri’ olabilir.
Su meselesi hafife alınmamalı. İsraf edilmemesi icap eden nimetlerin başında su gelir. Su konusundaki Hadis-i Şerifler de dikkat çekicidir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm), “Üç şey vardır ki bunlar asla yasaklanamaz: Su, ot ve ateş” buyurmuştur. Bu yasaklanamayan üç unsurun Müslümanların ortak malı olduğu bildirilmiştir. (...) Peygamberimiz (asm), abdest almakta olan Sa’d’ın (ra) yanına uğradı ve ona: “Nedir bu israf?” dedi. “Abdestte israf olur muymuş?” diye soran sahabeye Hz. Peygamber (asm), “Evet, sen akar suyun kenarında bulunsan bile’” buyurmuştur.” (Dr. Fatma Şensoy, Hadislerle Su, Sonpeygamber.info, 29.7.2019)
Bütün idarecilerin ve bilhassa büyük şehir belediye başkanlarının bu meseleye özel ilgi ve alâka göstermesi icap eder. Musluktan akan içme suyunun kaliteli olması ve içilebilmesi aynı zamanda ailelere de büyük destek anlamına gelir. 20 ya da 30 yıl önce içilen sular acaba bugün niye içilmesin? Ya da belediyelerin böyle bir vazifesi yok mu? Vatandaşa musluktan sağlıklı içme suyu ulaştıramayan bir belediyenin başarılı olduğunu ileri sürmesi kabul görür mü?
Musluktan akan sular içilemiyor, sağlıklı değil de ‘şişe suları’ ya da paketlenmiş sular sağlıklı mı? Bu noktada da ciddî soru işaretleri ve sıkıntılar var. Konuya ciddiyetle eğilmeli ve çare bulunmalıdır. Hiç kimse bu meseleyi hafife almamalı.
Ve elbette musluklarla beraber tarihî çeşmelerimizden de mutlaka içilebilir su akmalıdır. İlâve olarak ihtiyaç olan sokaklara ve parklara yeni çeşmeler yapılmasını da idarecilerden talep ederiz...