"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dilenci ve dilencilik

Fatih Yokuş
29 Eylül 2020, Salı
Yardıma muhtaç olduğu gerekçesiyle başka insanlardan para, yiyecek ve benzeri şeyleri isteme, geçimini bu şekilde sağlamaya çalışan kimseye dilenci ve bu mesleğe de dilencilik denir.

İslâm’da dilencilik gibi bir meslek olmadığı gibi bazı istisnalar dışında da men edilen bir davranış ve geçinme biçimidir. 

Dinimiz “veren elin alan elden üstün olduğunu”, “Allah için verenlerin bire yedi yüz kat fazla verileceğini”, “altın ve gümüşün geçmediği gün gelmeden Allah için infak etmeyi”, “Allah için infak etmeyenleri elim bir azapla müjdele”… Ve Kur’ân’da 150’den fazla âyet ve yüzlerce hadis-i şerif ile vermeyi teşvik eder. 

Şunu da belirteyim ki, toplumun ortak yararı için yapılan; yol, cami, okul, hastahane… Ve benzeri yerler için talep edilen yardımlar dilenme değil, hayra teşvik ve sadâka-ı cariyede faydalanmadır. 

Fatiha Sûresi: “(Allah’ım!) yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz.” (5 âyet). 

Darlıkta ve bollukta, sabırda ve şükürde… Yardıma muhtaç olduğumuzda, kuldan değil, yardıma muhtaç olmayan Allah’tan dileyecek ve O’ndan isteyeceğiz. 

Peygamberimiz (asm) dilenebilecekleri; bir şahıs veya topluluğa kefil olup borçlanan ve borcunu ödeyemeyen, bütün malı bir felâketle yok olan, fakir düşen ve fakirliği onu tanıyanlarca kabul edilen kişileridir. Bunlar dışında kalan ve bir günlük yiyeceği bulunup, çalışıp, kazanabilecek güce sahip birisinin dilenmesi caiz değildir.” (Müslim) 

“Dilencilik ancak üç sebepten biri için caizdir: Ağır kan bedeli ödemek, ağır bir borç ve şiddetli fakirlik için.” 

“Çalışmayıp kendini sadâka isteyecek hale düşüren, yetmiş şeye muhtaç olur.” (Tirmizi) 

“Muhtaç olmadan dilenen, ateş koru yutan kimse gibidir.” (Müslim)  

“Dilenci, dilenmekteki vebalı bilseydi dilenmekten vazgeçerdi.” (Taberani) 

İslâm dilenciliği men ettiği halde, Müslümanların yoğun yaşadığı ülkelerde ve camilerde dilenciler neden bu kadar çok? 

Cevabı gayet basittir. Sebebi İslâm’ın dilenciliği teşvik değildir. Dinleri gereği verme, yardım etme, merhamet sahibi olmaları ve dilencilerin bunu istismar etmeleridir. Yani dilenciliği meslek edinenler için Müslüman potansiyel bir kaynaktır. Getirisi yüksek, dilenmesi kolay ve zahmetsizdir. 

Avrupa ülkelerinde dilenciliğin az olmasının sebebi de mensubu oldukları dinlerinin vermeyi teşvik etmemesi, Zekât ve sadâka gibi dinî vecibeleri ve kültürlerinin olmayışıdır. Yoksa Batıda insanların yardıma muhtaç olmamaları değildir. Belki son yüz yıldır ekonomik olarak imkânları daha iyi olmuş olsa da daha önceleri fakirliğin yoğun olduğu dönemlerde de durum pek farklı değildi. 

Peygamberimiz (asm), “Fakir elini açarak halk arasında dolaşıp dilencilik eden değildir. Gerçek fakir, malı olmayan, halkında farkına varmadığından sadâka ile yardım etmediği ve evinden çıkıp da dilencilik yapmayan kimselerdir” buyurmuş.

Yine “Kişinin ipini alıp da dağa çıkarak bir yük odunu sırtına yüklemesi sonra da onu satıp kazandığı parayla bir kısmını yemesi bir kısmını da sadâka olarak vermesi, başkasından dilenmesinden daha hayırlıdır.” (Sahihi Buhari) 

Biz Müslümanlar, “isteyeni azarlamayacak”, “yetimi ve miskini doyuracak”, “yolda kalmışa”, “Anne-babamıza, akrabalara, yakın ve uzak komşuya ” ve “dilenmeyen ihtiyaç sahiplerini bulup” yardım edeceğiz. 

Okunma Sayısı: 1481
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı