Gökyüzünde bir hüzün var. Yeryüzünün dirildiği mevsim mahcup.
Şehirler, caddeler ve sokaklar mahzun. İnsanlar dört duvar arasında mahsur. Dünya bir virüs ile mücadele ediyor. İnsanoğlu elle tutulmayan, gözle görülmeyen Koronavirüs ile imtihan ediliyor.
Başımı hangi yöne çevirsem, hep rakamlarla karşılaşıyorum. Bugün kaç vak’a var? Kaç kişi vefat etti? Vesaire vesaire. Ve insanın içine bir ürperti ve bir korku salınıyor. Sahi, korku ne zaman ölüme çare olmuştu ki?
Hayat durdu sanki. Günler gecelere benziyor. Savaşlar bitti. Bombalar patlamıyor. Gurur, terk edilen viraneleri akla getiriyor. Kibir, Kisra’nın sarayı misali yıkılıyor. Acı feryatlarla arş-ı alayı titrerken, gözyaşını bağrına basan topraklar, zalimlerin vahşi kahkahası ile inlemiyor. Uzaklarda ezanlar semaya ulaşıyor. Kimse kimseden üstün değil. Herkes aynı korkuyu yaşıyor. Herkes eşitlendi. Herkes çaresizlikle yüzleşiyor.
Beşer zulüm etti, kader adalet ile tecelli ediyor. Bugün bir musibetin, bin nasihatten evlâ olduğunu iliklerimize kadar his- sediyoruz. Âlem insanoğlunun âcizliğine şahitlik ediyor. Artık kimse âcizliğini saklamıyor.
Korkularıma sığmam yersiz. Güvendiklerim, sahip olduklarım yetersiz. Kendimi arafta gibi hissediyorum. Elimi uzatsam, bahar dalını tutacakmışım gibi geliyor fakat tutamıyorum. Aslında bir esir değilim fakat, bir pencereye kadar hürüm.
Günden güne artan rakamlarla göz göze geliyorum. İçimden hiç inanmak gelmiyor.
Hisseden ruhuma, düşünen aklıma gördüklerim ve duyduklarım kafi gelmiyor. Dünyayı kasıp kavuran bir hastalık, sadece rakamlardan ibaret olabilir mi? Bir emr-i İlâhî ile vazifelidir.
Bediüzzaman Hazretleri; “Hem sana düşmanlık vaziyetini alan mikroptan tâ taun ve tufan ve kaht ve zelzeleye kadar bütün eşyanın dizginleri o Rahîm-i Hakîm’in elindedirler. O Hakîm’dir, abes iş yapmaz; Rahîm’dir, rahîmiyeti çoktur.
Yaptığı her işinde bir nevi lütuf.” demiştir.
Emr-i İlâhî tarafından gönderilmiş bu virüs, şer gibi görünse dahi, arkasında insanın ummadığı bir hayır saklar.
Zahmeti gider ve ardından bizlere rahmeti kalır.
Kalbimin Hira’sına çekildim. Korkularım nefesimi kestiğinde dualarıma tutundum.
Tevekküle yaslandım. Tevekkül ile bir inşirah kapısını aralardım.
Bir virüs, insanlığın uyanışına vesile olabilir mi?
Herkesin kendi Hirasına çekildiği bugünlerde, Rabbimizin affına, rahmetine ve merhametine mazhar olmak duâsıyla...