"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Saklı hazine (2)

Feyzullah ERGÜN
18 Temmuz 2016, Pazartesi
İSOT/ PUL BİBER

İnsanların önce dil ucuyla kontrol ettiği ve çekinerek yediği, ağızlarının yanacağı korkusuyla da bazen yiyemediği, enerji, sağlık ve vitamin kaynağı olan isot’un faydalarını, sağlığın korunma ve desteklenmesindeki öneminden söz edeceğiz. Özellikle daha çok Güneydoğu ile Akdeniz bölgelerimizde yaygın olarak kullanılan isot, pul biber, acı biber, Arnavut biberi ve kırmızı biber olarak da bilinmektedir. Acı biberden korkulmasının bir sebebi de, büyüklerin yaramazlık yapan küçükleri “ağzına biber sürerim” korkutması yattığı da söylenebilir.

Yemeklerin acı lezzet kaynağı olan biberlerin birçok çeşidi üretilmektedir. En makbul olanı acı kırmızı olanlarıdır. En faydalısı en acı olanıdır. Acı tadı veren etkili CAPSAİCİN (kapsesin) adıyla bilinen maddedir. Bu maddeden dolayı hakkında en çok bilimsel araştırmanın yapıldığı bir baharattır. Sanayi ürünü haline gelen pul biberler çeşitli şekillerde tüketime arz edilmektedir. Bu konuda dikkat edilecek en önemli şart tazelik ve saklanma konusudur. Bayat, küflü, uzun süre açık havada bırakılan biberlerden sakınmak gerekir. Bu şartlarda kanserojen bir madde olan AFLATOKSİN meydana gelebilir.

Aynı zamanda iyi bir ağrı kesici olan bu etkili “capsaicin maddesi kuvvetli antioksidan olup, bu etkisi brokoli, havuç ve ıspanaktan daha fazladır. Kırmızı biberin 100 gramı 826 miligram C vitaminine eşdeğer antioksidan aktivite göstermektedir. Yapılan çalışmalarda bazı kanser hücrelerinin ölmesini sağladığı gösterilmiştir. Laboratuvar çalışmalarında akciğer, beyin, kalınbağırsak, karaciğer, meme, mesane, mide, prostat ve yemek borusu kanseri ile lösemi gibi birçok kanser hücresini öldürdüğü gösterilmiştir.” 1 Burada uyulması gereken altın kural ‘AZI YARAR, ÇOĞU ZARAR’ prensibi olduğu unutulmamalıdır.

Acısıyla tatlısıyla biberler A, B ve C vitaminleri muhtevalarıyla zengin kaynaklardır. Aynı zamanda iltihap azaltıcı birçok kimyasal maddeyi de yapısında taşır. Bu mu’cizevî kapseisin maddesi, “Ocak 2011’de Nutrition and Canser dergisinde yer alan ABD kaynaklı bir çalışmanın başlığı buna dikkat çekiyor. Kırmızı biberin içindeki kapseisin miktarı ile tümör hücrelerinin üremelerini engelleme gücü doğru orantılı. Bu maddenin miktarı arttıkça, kanser hücre kültürlerindeki hücrelerin büyüme hızlarının o kadar yavaşladığı ve ölüm düzeylerinin de bir o kadar arttığı belirlenmiş. En şaşırtıcı ve güven verici olanı da kapseisin’in sağlıklı hücrelere zarar vermemesi. Bu çalışma sonucunda da araştırmacılar, acı biberin ‘POTANSİYEL BİR ANTİKANSER AJAN’ olabileceği yorumunu yapmışlar. Daha sonra o kadar çok bilimsel çalışma kapseisin’in kanserle güçlü bir şekilde savaştığını gösterdi ki, bu konuda neredeyse hiçbir şüphe kalmadı.” 2 Acıya allerjisi olanlar ve tolere edemeyenler uzak durmalıdır. Cenâb-ı Hakk’ın hazineleri geniştir, başka nimetlere başvurabilirler.

Lezzetten çok sağlık desteği olarak öne çıkan acı biberin, çeşitli sebeplerden kaynaklanan ağrılar, sancı, mide ve bağırsak gazı, ağız ve boğaz yara ve ağrıları ile vücut direncinin güçlenmesinde etkili olduğu tesbit edilmiştir. “Kanserden korunmak isteyenler ve özellikle kanser hastaları, sabah kahvaltısında gıdalarına (omlet, menemen, salata vb.) acı biber ekleyebilirler.” 3 İyi hazırlanmış bir çiğ köfte veya ‘kısır’ın enerji kaynağı oluşlarının sırrı, yapılarındaki İSOT’un lokomotif olmasıyladır.

Vücut sağlığının korunma, destek ve tedavisinde vazifeli bu saklı maddeye, mana-i harfî cihetinden bir bakışla noktalıyoruz. “Keza, had ve hesaba gelmeyen nimetlerini KÂF ve NÛN arasındaki lâtif sandukçalarda iddihar eden (depolayan) ve milyonlarla kantarı tohum ve çekirdek denilen bir avuç dolusu lâtif sandukçalarda kudretiyle toplayan Zât, her şey için bana yeter.’’ 4

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1- Prof. Dr. Canfeza SEZGİN, Hangi Kansere Hangi Bitki? s. 131 Hayykitap 2014.

2- Uz. Dr. Elif GÜVELOĞLU, Kanser İyileşir, s.192 Hayykitap 2015.

3- Age. s. 193.

4- Bediüzzaman Said NURSÎ, Şuâlar, s. 143 Yeni Asya Neşriyat 2007.

Okunma Sayısı: 1464
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı