Sevgili ve şefkatli nebîmiz sallallâhu aleyhi ve sellem, Muavvizât surelerini sürekli okurdu. Ölüm hastalığına yakalanınca da Muavvizât’ı yani, Felak, Nâs ve İhlâs surelerini şifâ niyetiyle okudu.
Hz. Âişe validemiz de şifa niyetiyle Muavvizât’ı sevgili Nebîmize okudu.
Hz. Âişe radiyallahu anha rivayet ediyor: Sevgili ve şefkatli Nebîmiz sallallâhu aleyhi ve sellem, vefat etmezden önce bana arkasını dayadı. Bu vaziyette iken kendisine kulak verdim. “Allah’ım! Günahlarımı bağışla, bana merhamet et ve beni Refîk-i A’lâ’ya eriştir” diye dua ettiğini işittim.” (Tec.Sar.Ter.c.11/1665)
Peygamberimiz (asm), “Hiçbir peygamber rûhu, Cennetteki durağını görmedikçe kabzolunmaz.” buyurmuştur.
Sevgili ve şefkatli Nebîmiz de Cennetteki yüce makamlarını gördü ve “Refîk-i a’lâ cemaatini istiyorum” dedikten sonra Nisa Suresinin 69. ayetini sonuna kadar okudu. Hz. Âişe de dinledi. Sonra da vefat etti.
“Kim Allah’a ve Resûle itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet ve lutuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdir. Bunlar ne kadar da güzel arkadaştırlar.” (Nisa Suresi: 69)
Şârih Kirmânî’ye göre, Refîk-i a’lâ Cemaati bu ayette anlatılan ve Cennet ehli olan; peygamberler, sadıklar (doğru insanlar), şehidler ve salih insanlardır. Kudsî hadiste Cenab-ı Hak: “Ey Muhammed! Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım” buyurmuştur.
“Ve keza, o Zat, insanları hidayete davet etmekle, saadet-i ebediyenin husûlüne sebep olduğu gibi, vüsûlüne de sebeptir. Ve kezâ, o Zat, duasıyla, ubudiyetiyle o saadetin vücuduna ve icadına vesiledir.” (M. Nuriye, s. 26.)
İman, İslâm, ihlâs, salih amel, tevbe, takva üzere kalınız.