"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sünnet-i Seniyye ışığında: Açlık ve tokluk

Feyzullah ERGÜN
29 Eylül 2019, Pazar 00:02
İnsan hayatında Sünnet-i Seniyye’ye uyulması, edep, güzel davranış, sağlıklı vücut ve mutluluğun kaynağıdır.

Sağlıklı bir hayatın, huzur sağlaması için, Sünnet-i Seniyye ışığında yeme içme kurallarına uyarak, az yemenin faziletleriyle, aşırı tokluğun afetlerinin her zaman göz önünde bulundurularak, uyulması gereken esaslardandır. Beslenme konusu geniş bir alanı ihtiva ettiğinden, orta derecede bir açlık olan, dikkatli ve diyetli bir beslenmenin sağladığı faydalar ile aşırı tokluğun, sebep olacağı afet ve sıkıntıları, nazara vermeye çalışacağız. Böylece dengeli ve sınırlı beslenmenin önemi de anlaşılmış olacaktır.

İki cihan mutluluğunun temel kitabı olan, Kur’ân-ı Kerîm’de “Yiyin, için sakın israf etmeyin, Allah israf edenleri sevmez” (A’raf Sûresi: 31) buyurulmaktadır. 

Beyhakî’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resulullah (asm) buyuruyor ki: “Açlık ve susuzluk ile, nefislerinizin terbiyesi için, cihad ediniz. Bu cihadın mükâfatı, Allah yolunda cihad yapmakla aynı derecededir.” Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Resulullah’ın (asm) bulunduğu mekâna girdiğimde, oturmuş vaziyette namaz kılıyordu. Sebebini sordum. ‘açlıktan’ dediklerinde, ağlamaya başladım. Buyurdu ki; “ağlama, kıyametin şiddeti, açlık sıkıntısı çekeni zorlamaz. Allah katında en faziletliniz, nefsini terbiyede, en uzun süre açlığa devam edebilen ve marifetullahta tefekkür edebilendir. Allah katında en buğz edileniniz ise, çok uyuyan ve çok yiyip içendir.” 

Tabaranî’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte: “Ümmetimden öyle adamlar gelecek ki; çeşitli yemekler yiyecek, çeşitli içecek içeceklerdir, çeşitli renklerde elbiseler giyeceklerdir. Konuşmalarını değiştirerek, değişik ağız hareketleri ile konuşurlar, bunlar ümmetimin şerlileridir.” 

İbn-i Mace’nin rivayet ettiği başka bir hadislerinde: “Dünyada açlık çekenler, ahirette tok olacak olanlardır. İnsanların çoğu, dünyada tok olup, ahirette uzun süreli açlık çekecek olanlardır” denilmiş.

İmam-ı Gazalî (ra) İhya ul Ulûm’da bildirdiğine göre: “Tok karna yemek yemek, hastalık sebebidir.” 

Değerli bir tıp kitabı Zâd ül Misafir’de bildiriliyor ki: “Aşırı yemekten meydana gelen, sindirim sistemi şişkinliğinin sebep olduğu sıkıntılar, vücutta en büyük zararlara sebep olur. Yemek sindirilemediği için, zararlı bir değişime uğrar. Midede asit oranı yükselirken, geğirme ve reflüye sebep olur. Midenin sindirim kapasitesi, yetersiz hale geleceğinden ve mide fazla yemeği kabul edemeyeceğinden, bu durumun da, insan fıtratına uygun bir hal olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Vücut organlarında ve özellikle de baş ağrılarına sebep olur. Bu durumda sıcak su içilerek, kusma kolaylaştırılır. Sabahları aç karna, sıcak su içmenin, azim menfaatleri bulunmaktadır. 

Ka’b ül Ahbar (ra) diyor ki: “Yemeğin zararlı etkilerinden korunmak için, ‘Şehidallahû ennehû Lâilahe ille hu vel meleiketu ve ulûl ilmi kaimen bil kıst lâ ilahe illa huvel Aziz ül Hakîm.’ (Âl-i İmrân, 18. âyeti) okunur. Bazı hekimler diyorlar ki, ‘Yemeğin zararlarından korkan ve yemeğin kolay sindirilmesini isteyen kimseler, Bıttım veya Damla sakızı çiğnemeleri fayda sağlayacaktır. Ayrıca damla sakızı, bir tavaya konarak ısıtılır, üzerine dar ül fülfül ve tarçın konarak toz haline getirildikten sonra, bir çay kaşığı miktarında yenir. 

Tuhfet ül Habib adlı eserde, övülerek belirtildiğine göre: “Bir adam dedi ki: “Ya Resulullah (asm), ben hasta bir adamım, vücudum hiçbir yemekten ve içecekten faydalanamamaktadır. 

Bana, sağlığıma kavuşmam için duâ buyurun, dediğinde, Resulullah (asm) buyurdular ki: “Yemek yiyip içtiğinde, ‘BİSMİLLAHİLLEZİ LA YEDURRU MEASMİHİ ŞEY’UN FİL ARDİ VE LA FİSSEMA. YA HAYYU YA KAYYUM’ duâsını okuduğunda, o yemekten sana zarar gelmeyecektir.”

El Kazvinî’nin, Müfid el Ulûm adlı eserinde anlatıldığına göre: “Firavun, Hz. Musa’nın (as) yemeğine zehir katıyordu. Hz. Musa (as) yaptığı duâsında ‘EUZÛ BİLLEZİ YEMSİK ESSEME’ EN TEKA’ ALEL ARD. İLLA BÎ İZNİHİ MİN ŞERRİ ME ZEREE VE BEREE VE MİN ŞERRİŞŞEYTAN VE ŞİRKEHU’ diyerek, zararından korunuyordu. 

Ebû Süleyman Daranî diyor ki: ‘Akşam yemeğinde bir lokmayı terk etmek, bana, geceyi ibadetle geçirmekten daha sevimli gelir. Açlık Allah’ın (cc) hazinelerindendir. Onu ancak sevdiklerine verir. Dünyanın anahtarı tokluk, ahiretin anahtarı açlıktır. 

Hz. Enes (ra) diyor ki: “Allah’a (cc) en sevimli olan şey kişinin, hanımı ve çocukları ile bir sofrada yemek yemeleridir. Ailenin bir sofrada toplanmasına, Allah (cc) bereket nazarıyla bakar. Onları, sofradan ayrılmadan mağfiret eder.” 1

Zamanımızda uygulanan beslenme şekilleri ile gıdalardaki zararlı katkıların etkisinden kurtulmaya çalışmamız, Sünnet-i Seniyyeye uyduğumuz ölçüde gerçekleşecektir. Bu prensiplerden bazıları, Resulullah’ın (asm) talim ettiği “Yemeklerinizi yemek için toplanınız. Yemek yerken, Allah’ın (cc) adını zikredin. Yemeğiniz bereketlenir. Yemeğinizi ayrı ayrı değil, birlikte yiyin, çünkü bereket cemaatle beraberdir.” 

Müslim’in rivayet ettiği başka bir hadis-i şerifte: “Bir kişilik yemek, iki kişiye, iki kişilik yemek, dört kişiye ve dört kişilik yemek, sekiz kişiye kifayet eder” buyurularak, kanaatle ve fazla yemek yemeyi engelleyerek, fazla yemeğin zarar ve hastalıklarından korumak için, ümmetine rehber olmuştur. 

İbn-i Mace’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerif’te: “Her kim Allah’ın (cc), hayırları arttırmasını isterse, yemekten önce ve sonra abdest alsın.” Burada abdestten murad edilen, iki elin yıkanmasıdır. Yemekten önce ellerin yıkanması, gelen nimetin edeple karşılanması ve nimete şükürle mukabele edilerek, nimetin artmasına vesile olur. Böylece ellerin yıkanması, fakirlikten kurtulmaya ve nimetin bereketlenmesine vesile olur.” 2

Az yiyerek, açlığı hissetmenin vücut ve ruh âlemindeki faydalarını İbrahim b. Edhem (ks), şöyle özetlemektedir: “Açlık hissi, günahlardan uzaklaşmayı, tokluk hissi ise, günahlara daha yakın olmayı kolaylaştırır. Yardımcı olarak Allah (cc) yeter.” Aklımızın, midemize hâkim olması için duâmızı, hayatımıza geçirirsek daha sağlıklı yaşamış olacağız.

SAĞLICAKLA KALIN 

Dipnotlar: 1) Abdurrahman SAFRAVÎ, Nüzhet ül Mecalis, s. 177, Dar ül Fikr. 2) Age. s. 178.

Okunma Sayısı: 4457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sedat Koçak

    4.10.2019 13:50:41

    Feyzullah Bey, bu güzel hakikatları öğrenmemize vesile olduğunuz için teşekkür ederim. Eposta adresinizi iletebilir misiniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı