İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Geçen yıl 941 olan uyuşturucuya bağlı ölümlerin sayısı 380'e kadar düştü. Mücadelemizi aynı şekilde devam ettireceğiz." dedi.

Bakan Soylu, AKP Edirne İl Başkanlığında yaptığı konuşmada, nüfus hizmetlerinden uyuşturucuyla mücadeleye, terörden göçle mücadeleye kadar birçok meselede halkın huzur ve refahını arttırmak için çaba sarf ettiklerini söyledi.

Türkiye'de asayiş ve uyuşturucuyla mücadelede yapılan çalışmalarda gelinen noktaları örnekler vererek anlatan Soylu, şöyle devam etti:

"Yaptığımız çalışmalar neticesinde İstanbul'da hırsızlık sayısı 78'den 57'ye düştü, Ankara'da 30'dan 11'e düştü, aynı zamanda İzmir'de 9, 8 rakamlarına düştü. Uyuşturucuyla mücadelede aynısı. Hani ben bir söz söyledim ya bana kızdılar. 'Okulların önünde uyuşturucu satan görürseniz ayaklarını kırın' dedim. O lafı neden söyledim biliyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanımız bize talimat verdi. 'Bu meseleyi bitireceksiniz' diye. 2016 rakamlarını gördüm.

Uyuşturucuya doğrudan bağlı ölümlerin sayısı, 920 olmuş. 500'den 920 'ye çıkmış. Bu sentetik uyuşturucular, kimyasal uyuşturucular sayesinde bu rakamlar yükselmiş. 2017 yılında ise rakam 941. Baktım ki rakam yükseliyor ve daha kötüye gidecek. Ne olursa olsun bunu bitirmemiz lazım ve bu mücadeleyi ortaya koymamız lazım. Size bu senenin rakamlarını söylüyorum. Geçen yıl 941 olan uyuşturucuya bağlı ölümlerin sayısı 380'e kadar düştü. Mücadelemizi aynı şekilde devam ettireceğiz."

Türkiye'de trafik kazalarının azalması için de büyük mücadeleler verdiklerini ifade eden Soylu, son aylarda yapılan denetimler sayesinde kazalarda ölüm oranlarının geçen yıla nazaran yüzde 5,7 düştüğünü aktardı.

Türkiye'de yılda 7 bin 400 kişinin trafik kazasında hayatını kaybettiğini dile getiren Soylu, bu rakamın düşürülmesi için bazı tedbirler aldıklarını ve almaya devam edeceklerini söyledi.

Terörle mücadele

Terörle mücadele konusunda da çok başarılı operasyonlar düzenlediklerini, teröre katılımların son 30 yılın en düşük seviyesine gerilediğini vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:

"Terör örgütünden kopmaların en çok olduğu bir yılın içerisindeyiz. Tunceli'de büyük bir sığınağın, mağaranın içerisinde sıkıştırdık bunları. Büyük bir mağara yapmışlar 550 metrelik, katları var. Yiyecek depoları, spor salonları, eğitim salonları ayrı. Geçen hafta perşembe gününden itibaren bunlara 'oradan çıkın' dedik. Çıkmadılar, 'çıkın' dedik, çıkmadılar. Dün itibariyle hepsini etkisiz hale getirdik.

Dağ, taş, tepe, hiç önemli değil. Şu anda kimi yerde 1 metre, kimi yerde 2,5 metre kar var. kahramanlarımız, aslanlarımız, biz burada sıcak yerde dururken, orada bizim huzurumuz için terör örgütüne aman vermemek için ellerinden gelen bütün gayreti, şehadetlerini göze alarak mücadele ortaya koyuyorlar. Allah onlardan razı olsun. Bilmenizi istiyorum ki terör örgütüne tarihinin en ağır darbesini vuruyoruz."

İçişleri Bakanı Soylu "Terör örgütünden kopmaların en çok olduğu bir yılın içerisindeyiz. Tunceli'de büyük bir sığınağın, mağaranın içerisinde sıkıştırdık bunları. 'Oradan çıkın' dedik. Çıkmadılar. Dün itibariyle hepsini etkisiz hale getirdik." dedi.

Terörün finansal kaynaklarına da darbe vurulduğunun altını çizen Süleyman Soylu, "Nefes aldırmıyoruz onlara. Belediyeler kayyum atanmasına çok kızdılar. Çünkü para oradan geliyordu onlara. Millet vergi verecek belediyeye onlar dağa terör örgütlerine götürecekler." ifadesini kullandı.

Terör örgütü PKK'nın çirkin yüzünün örgütten kaçanlarca anlatıldığını ifade eden Bakan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Aynı zamanda diyorlar ki (Eğer sen dağa gidersen kardeşini de belediyeye alırız) diyorlar. Aynı zamanda lojistik sağlıyorlar. Kampanyalar düzenliyorlar, festivaller düzenliyorlar. Oraya birisi geldiği zaman o çocukları kandırıp, dağa götürüyorlar. Dağda ne yapılıyorlar, o Murat Karayılan, alçak, namusuz adam. Cemil Bayık, alçak namusuz adamlar 14-15 yaşındaki çocukları taciz ediyorlar, tecavüz ediyorlar. Bir daha kendi anne ve babalarının yanlarına dönmesine fırsat vermiyorlar.

Yazıklar olsun. Onlarca çocuk, onlarca genç. Kaçmayı başaranlar neler anlattılar, hakim karşısında. O milletvekilleri Meclis'te sanki bunlar hiç yokmuş gibi davranıyor. Kadın hakları gündeme geldiğinde en büyük savunucuları, çocuk haklarının en büyük yalandan savunucuları da bunlar. Şikayet ediyorlar bizi, Cumartesi Annelerine, İstiklal Meydanında niye izin vermedik diye. PKK örgütünün ele başları tek tek açıklamalarda bulundu. Gidip 700'üncü toplantıya destek vereceksiniz diye. PKK orada, DHKP-C orada diğer terör örgütü üyeleri orada. Devlet olarak, bu milletin emanet verdiği birisi olarak bakıp kalacağız, öyle mi? Ne söylerlerse söylesinler. Biz sosyete siyaseti yapmıyoruz. Biz milletin, halkın siyasetini yapıyoruz."

AA