"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yanlışa dur deme erdemi

Halil ELİTOK
25 Temmuz 2019, Perşembe
İlim adamları ve din adamları devleti yönetenlerin yanlışlarına dur diyebilme erdemini göstermesi gerekir.

“Hayhay efendim, emredersiniz efendim, baş üstüne efendim ve siz nasıl isterseniz” anlayışlarının icra edildiği dönemler devletlerin yıkılışlarına zemin hazırlayan dönemler olmuştur.     

Osmanlıda adalet kavramını ve devleti yönetenlerin memurlarına ve memurların yöneticilere karşı pozisyonlarını daha iyi anlamak için, Fatih Sultan Mehmed ve samimî dostu olan Kadı Hızır Bey arasında geçen bir olayı sizlere anlatmak istiyorum. İşte Fatih ve Kadı Hikâyesi:

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethinden hemen sonra, emri altında çalışan bir Hıristiyan mimara görev vermişti. Daha sonra teftişe çıktığında, emir verdiği gibi yapmamıştı Hıristiyan mimar. Buna çok sinirlenen Sultan Mehmed, Hıristiyan mimarın kolunu kestirmişti.

Eli kesilen mimar, Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmed Han’ı Kadı Hızır Bey’e dâvâ etti. Kadı Hızır Bey, Fatih Sultan Mehmed’in yakın dostu idi. Normalde Fatih’e “es-Sultan ibnü’s Sultan el Gazi Ebu’l-Feth Muhammed Han-ı Sani” diye hitap ediyordu.

Fatih Sultan Mehmed dâvâlı olduğu için ona herhangi bir insana kullandığı hitap ile “Murad oğlu Mehmed” şu saatte mahkemeye gelin,  diye mahkeme kâğıdını gönderdi. Sultan Mehmed duruşma günü mutevazi bir elbise ile mahkemeye gitti ve mahkeme başladı.

Mahkemelerde hâkim (kadı) adaleti temsil ettiği için oturur, diğerleri ayağa kalkarak ifade verirdi. Kadı Hızır Bey Fatih’i otururken görünce ona; “Şu anda suç murafaası üzeresin, ayağa kalk” diye ikaz etti. Fatih ifade için hemen ayağa kalktı. Kadı Hızır Bey, bütün olan biteni inceledikten ve ifadeleri aldıktan sonra Fatih’i suçlu buldu ve kısas âyetini okuyarak, Fatih’in elinin de aynı şekilde kesilmesine karar verdi.

Cihan Padişahı olan, Dünya’yı dize getiren Fatih Sultan Mehmed Han, karara hiç itiraz etmeden saygı duyarak: “Hüküm Şerefli olan İslâm Şeriatı’nındır” dedi. Hıristiyan mimar bu adaletin karşısında duygulanarak gözyaşları içinde “Hakkımdan vazgeçiyorum, karşılık olarak diyeti kabul ediyorum!” dedi. 

Olay tatlıya bağlandıktan sonra Fatih Sultan, Kadı Hızır Bey’e:

“Benden değil de Allah’tan korktuğun için seni tebrik ederim!” dedi.

Kadı Hızır Bey’de birden ayağa kalktı ve oturduğu minderin altından topuzunu çıkararak:

“Eğer verdiğim kararı kabul etmeseydin, elimdeki bu topuzla kafana vuracaktım” dedi.

Fatih’te bu cevaba karşılık olarak, kaftanının altında sakladığı hançeri gösterdi ve: 

“Sen de eğer padişah olduğum için bana ayrıcalık tanıyıp, adalet üzere karar vermeseydin, bununla kelleni koparacaktım” dedi.

İşte buna yöneticinin ve memurun izzeti denir. Bu izzetten yoksun olan toplumlar zilletleşmeye namzet demektir.

İktidar kapılarında bekleyen ve siyasîlerin peşinden koşan ve verilecek emri el pençe divan durarak bekleyen devlet memurlarının ve yöneticilerin kulakları çınlasın. 

Bu tarihî hadise sadece adaletin önemini anlatmamaktadır. Yöneticinin ve yönetiminde bulunanların izzet ve şahsiyetini de ortaya koyan bir hadisedir.

Okunma Sayısı: 4808
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı