"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasetten teröre Batı’dan gelen cereyanlar

Hasan GÜNEŞ
17 Kasım 2021, Çarşamba
Bediüzzaman Hazretleri geçen asrın başlarında Batı’dan gelen cereyanları dikkat çekici ifadelerle tarif eder, ayırımını yapar ve tehlikelere ve fırsatlara dikkat çeker.

Son birkaç asırdır artık dünyanın merkezi Avrupa’dır daha doğrusu Batı’dır. Fikirden sanata, teknolojiden eğitime, ticaretten ekonomiye, askeriyeden siyasete kadar faaliyetin kahir ekseriyeti Batı’dadır ve onların elindedir. 

İnsanları artık sadece Batı’dan çıkan sanayi ürünleri ve kültürel faaliyetler heyecanlandırıyor. Daha da önemlisi fikirler ve ideolojilerden de sadece Batı’dan gelenler gündemi işgal ediyordu. 

Sünûhat isimli eserinde: “Mademki menba’ Avrupa’dadır. Gelen cereyan, ya menfî veya müsbettir.”  

Aynı eserde şu önemli ikaz yapılır: “Menfiye kapılan harf gibi…  bütün harekâtı, bizzât haric hesabına geçer. Çünkü iradesi hükümsüzdür. Hulûs-u niyeti faide vermez.” Dilbilgisindeki olumsuzluk ifadesi tek kelime veya tek harftir, ancak koca cümlenin manasının tamamını ters yüz eder. 

Batı’dan gelen menfi ve müsbet cereyanlar yeni ifadelerle olumsuz ve olumlu akımlar neler olabilir? Risale-i Nur’daki diğer bahislerle anlamaya çalışalım. 

Bir tarafta kendi şahsî menfaatini veya kralın menfaat ve şanını öne almak yerine millî menfaatleri tercih etme düşüncesiyle ortaya çıkan milliyetçilik; diğer tarafta ise kavim, kabile ve ırkını üstün görmek gibi ırkçılık. 

Devletin ana unsuru diyerek güya devletin birliği ve bütünlüğü gibi gerekçelerle ırkçılık yapıyor veya müsaade ediyorsanız; niyetiniz ne olursa olsun yaptıklarınız memlekete zarar verecek, ırklar arasında husûmet artacak ve Batı’daki hâkim güçlerin hesabına geçecektir.  

Halkı ezerek, yolsuzluk ve sui- istimal gibi vasıtalarla sermayeyi belirli merkezlerde toplamak şeklindeki menfi cereyan da diktatörlerin rağbet ettiği en önemli akımlardandır. Bunlarla halkı yardıma muhtaç hale getirip onların iradelerini ellerinde tutmaya çalışırlar. Bu menfi cereyan da diktatörleri uzun süreli ayakta tutmaya yetmemiştir. Günümüzde bu süreler daha da kısalmıştır. Ortadoğu ve Güney Amerika’daki diktatörlerin akıbetleri bunu açıkça göstermiştir. 

Yine tarafgirliği esas alan ideolojik ve partizan devlet yönetimi hızla yayılan son birkaç asrın getirdiği menfi cereyanlardan birisidir. 

Buna karşı ilim, fen ve liyakat esaslı yönetim şekli de gelişmeye devam eden müsbet cereyan olarak ifade edebiliriz. 

Din adına siyasette de benzer sonuçlar kaçınılmaz. Din adına siyasete girmek, particiliğin risklerinden olan tarafgirlik ve dini kendi inhisarına veya tekeline almak halkın önemli bir kısmını dinden soğutacaktır. Her türlü hile ve dolabın mübah görüldüğü Asya ve Ortadoğu siyaset pazarına dahil edilen İslâm büyük yara alacaktır. Bu da halkın nazarındaki İslâm’ı yüksek makamından düşürmek isteyen hariçteki cereyanların hesabına geçecektir. 

Devlet yöneticilerinin halka yaptığı zulüm ve haksızlık veya dine yaptıkları baskılara karşı adaleti sağlamaya veya yöneticileri değiştirmeye çalışmak da önemli cereyanlardan. Ancak bunun menfi olanlarının menbaı ve kaynağı hakkında tartışmalar da bitmiş değil. Kaynağı Batı’dan ziyade bazı Şia ve Haricilerin alt kollarına dayandırılıyor. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki günümüzde bunların teşkilâtlanmaları, halka ulaşmaları ve propaganda metodları Batı’daki komitelerden ciddî şekilde etkilenmiştir. 

Ayrıca yeniden ortaya çıkışları da diğer akımlarla aynı dönemlerde olması tesadüf olmasa gerek! Önceki dönemlerde bu gruplar çok tartışılıyordu, ancak şimdilerde bu menfi hareketlerin tamamının Batı’daki şer güçlerin hesabına geçtiği artık herkes tarafından fark edildi. 

Kral ve imparatorların zayıf olan istibdat ve baskı politikaları artık bitmiştir. Kalanları da son demlerini yaşamaktadır. Ancak bunların yerlerine geçen komitelerin veya onların vitrinlerindeki tek adamların istibdat politikaları daha şiddetlidir. Müsbet olan ise hürriyet ve demokrasi cereyanıdır. 

İslâm’da da mevcut olan hürriyet ve meşveret yerine Batı’dan gelen komitelerin istibdadını tercih memlekete büyük zarar verecektir. Komitacılığa dönüştürülen particilik ve istihbarat Batı’dan gelen bir akımdır. 

İstibdat ile “vatana, millete ve dine hizmet” gibi niyetiniz ne olursa olsun fayda vermez hep şer hesabına geçer. Hakikatı yıpratmaktan ve halkı dinden ve millî duygulardan soğutmaktan başka bir işe yaramaz. 

Halktan almadığınız desteği siyaset, ekonomi ve askerî gücün önemli bir kısmını elinde tutan Batı’daki hâkim cereyanlardan almaya mecbur kalacaksınız. Onların istediği bedelin ne kadar büyük olduğu herkesin malûmudur.  

Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki sefaletin ve şer güçlere bağımlılığın önemli sebeplerinden birisi de budur.   

Cereyanların müsbetlerini almak ise Batı’yı dahi desteğe mecbur edecek. Onların belki de kast etmedikleri hayırlı neticeleri verecektir. 

Çünkü artık Batı kamuoyunda demokrasi, hürriyet ve adalet yükselen değerdir.  

Aynı eserde Batı’nın zaafından da bahsedilir. Bu zaaf sebebiyle hakkı ve hakikati desteklemek zorunda kalacaklardır denilir.  

Batı’nın zaafları neler olabilir? 

Risale-i Nur’da muhtelif bahislerde ifade edilen Batı’nın insanlığın ekseriyetine saadet ve mutluluk veremeyen bir medeniyete sahip olması önemli zaaflarındandır. O zamanda daha şiddetli olan sömürgecilik, iş hayatındaki haksızlıklar ve getirdiği sefalet ve dünya savaşları Batı medeniyetinin korkunç yüzü olmuştur.  

Ayrıca o zamanlar büyük mesafeler almış olan sosyalizm hareketleri Batı’nın artık tek kutup olarak kalamayacağının işaretlerinden birisiydi. Günümüzde ise komünizm her ne kadar yıkılmış olsa da kutuplaşma baki kaldı.  

Gelen akımlar ister Batı’dan, isterse Doğu’dan gelsin. 

Nihayetinde kazananlar yıkıcılar değil yapıcılardır ve müsbet hareket edenler olacaktır. Evet “bizim vazifemiz müsbet harekettir”.  

Okunma Sayısı: 4983
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı