Sözde din adına hareket ettiğini söyleyen Taliban örgütünün idare edenler bilinçli olarak İslâm dinine zarar vermekte ve bu yolda fakir, cahil ve muhtaç insanları kullanmaktadırlar. Birkaç yüz dolar karşılığında topladıkları insanları kendi menfi amaçları doğrultusunda istihdam eden bu örgütün dışardan finanse edildiği açıkça ortadadır.
Şeriat ismini lekeleyen bu örgütün bütün hareketleri şeriata aykırıdır. Masum insanları sokak ortasında öldüren, döven, söven, rencide edenlerin yaptıkları ancak Ebu Cehillerin yaptıklarına benzemektedir. Uyguladıkları zulümlerle kızlarını diri diri toprağa gömen vahşi insanları andırmaktadırlar.
Rahmet ve merhamet dini olan İslâm ile uzaktan yakından bir bağlantıları olmayan bu örgüt, insanlığı dinden ve şeriat kavramından soğutmak için özel olarak görevlendirilen zulüm ehli insanlardır.
Bediüzzaman Hazretleri’nin Sünûhat eserinde ifade ettiği gibi dışarıdan gelen cereyan ya menfi ya da müsbettir. Menfiye kapılan harf gibidir. Yani manası başkasını gösterir. Çünkü iradesi hükümsüzdür. Hariçteki cereyanların kuvvetine akılsız bir alet olur. İşte, Taliban örgütü tam da budur. Amerika gibi dünya gücü bir devlet tarafından sözde yok edilmeye çalışılan bir örgütün bu kadar güçlendirilip devleti ele geçirmesinin sağlanması hiç de tesadüf değildir. Yıllardır düşman gösterilen bu terör örgütüne bugün meydanın bırakılıyor olması aradaki anlaşmanın yeni bir boyuta taşındığını göstermektedir. Her şeye rağmen bilinmelidir ki Allah adına yalan söyleyip, din adına zulmedenlerin akıbetleri çok kötü olacaktır.