"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Az bilmek, çok bilmek

Hüseyin EREN
13 Aralık 2011, Salı
Bir şeyi çok iyi bilmek mi iyi, yoksa her şeyden biraz bilmek mi? Hangisi makbul, hangisi kişiyi kurtarır? Bilgi ile kurtuluş arasındaki bağ çok mu yakın, çok mu uzak? Bilgi, ilim, fikir, malumat arasındaki incelikli ilişkiyi kurup hikmete ulaşmak hepsinden önemli değil mi?
Tarım dönüşümü, sanayi dönüşümünden sonra bilgi dönüşümü içerisine girdik. Çağın gereklerini yerine getirmeyen hangi kişi, hangi kurum, hangi devlet ayakta durur? Bilgi teknolojilerinin gelişmesi, bilgisayarın bulunması, internetin keşfi yeni ufuklar açtı; bilgiyi elimizin altına, gözümüzün önüne getirdi.
Bilgiye ulaşmak kolay, bilgiyi işlemek zor şimdiki zamanlarda. Bilgiyi işleyen zamana yön, akışa istikamet kazandırıyor. Arama motorlarına girildiğinde her şeyden biraz bir şey öğrenmek mümkün fakat bir şeyi ise en iyi şekilde bilmek mümkün değil. “Dünyanın en önemli bilgileri bilgisayarda değil” demişti sosyolog Ümit Meriç. Aynı şey TV için de geçerli değil mi?
Ekranlarda boy gösteren uzmanlar ne kadar doyurucu bilgi veriyor; hikmet kırıntılarına rastlamak mümkün mü anlattıklarından? Ya zamanımız doldu oluyor veya reytinge kurban gidiyor. Kişiyi araştırmaya sevk ediyorsa veya kişi buradan elde ettiği ipuçların peşini takip ediyorsa ne âlâ. Değilse anlamsız bilgi yığını, faydasız malumat hamallığı, manasız fikir fukaralığı…
Derinlikli bilgi kitaplarda, kalbin kitabında. Bir şeyi en iyi bilmenin ya da az şeyden çok şey bilmenin yolu; kalbe akıl ile götüren, vicdanla buluşturan kitapta. Kâinatın perdelerini, kalbin katmanlarını, insanın sırlarını çözmeyen bilgi ne nenem bilgidir.
“İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir” çok bilgi mi içeriyor, yoksa bütün bilmeleri anlaşılır bir anlam ile bütünleştiriyor mu?
Atom bombasından, nükleer silâhlara daha bilemediğimiz nice silâhları bilgisizler yapmadı; iki dünya savaşını okuma yazma bilmeyen, düşünme melekesi olmayan cahil insanlar çıkarmadı. Çevreyi kirletenler de kezâ öyle. Kârını zararını çok iyi hesap eden, ilim üstüne, kazanma adına bilgi üreten insanlar yaptı bunu.
Çok şey bilen kişi kendini ve haddini bilmiyorsa, cahil ve zalimden başka nedir? Onun çok şey dediği şey de zarar ve ziyandan öte ne üretir?
Çok şey veya az şey bilmek değil mesele; özü bilmek, hikmete râm olmak. Kişiyi ve insanlığı kurtaracak başka yol var mı?
Okunma Sayısı: 1242
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • feyzi kanra

    13.12.2011 00:00:00

    Çok doğru bir tahlil.vesselam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı