"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ah nefsim!

Hüseyin EREN
13 Mayıs 2014, Salı
Ah nefsim ah! Hayalin uzak izi, vuslatın yakın çiçeği. Zamanın eteklerinden düşen sızı, mekânın yanık türküsü.

Şuurun çağrısından ne kaçarsın? Hakikat şiirinde bir harf olmak istemez misin? Zerrelerin hakikat aşkıyla titreyişi, en hayati var oluş musikisi değil mi? Kulakların kime kiralık?
İşitmek; hayatın sesi, varlığın senfonisi değil mi? İşitmeden neyi göreceksin nefsim? Kâinatın uzak ucundaki zerrenin sesini duymuyorsa kulakların, gözlerin önündeki çukuru görebilir mi?
Mekân sürgünü, zaman sürgiti; hakikat hicretine çıkmayacak mısın hâlâ? Cahiliye bakışların, câhilane zihnin, echel alışkanlıkların; yere mahkûm mu ediyor seni? Zaman fukarası; görmez misin, her “an” da sonsuzluk hazinesi saklı.
Tohum toprağa hicret için ağlarsa meyve verir.
Hakikat aşkıyla ağlamasını bilmeyene, kim ne söyler? Su konuşur, toprak konuşur, hava konuşur, zerre konuşur, Kehkeşanlar konuşur mu? Gürültülere kulak kabartırsan duyar mısın bu konuşmaları nefsim?
Gözüne ne oldu? Gözüne bakıldığında gönlün görülüyor mu; gönül gözün öteleri görüyor mu? Perdeler ah perdeler; görüşün engelleri, hakikatin renkleri, hikmetin gölgeleri… Hicret yolunun yürüyüş taşları.
Aşkı hisseder misin nefsim? Burak’a binip hakikat miracına çıkmak; aşk nedir ki? Boyutların bittiği, zamanın geride kaldığı, mekânın mecâli kalmadığı diyar üstü diyar; hicret çok mu uzak, çok mu yakın? Bir zerre ile bir anlık değil mi bu uzun yolculuk?
Yer yer yerin tozlarını yutuyor, boğulacak gibi oluyorsun. Yol hali işte; toz da var, çamur da; sen sen ol; cevherini kirletme, emanet emanettir. Hem çamurdan yaratıldığını da unutma.
Bu gölgelikten ibaret değil yolculuk. Hazır mısın aslî vatana hicrete; firak ve vuslat iki aynı adım bu yolculukta.
Sus nefsim sus. Sadece dinle, konuşan hakikati dinle. Dinlemesini bilmezsen neyi duyar, neyi görürsün?
Hakikat denizinde yüzmeyi bilir misin nefsim? Esir denizi ne muamma bir deniz? Hasselerini sahibine teslim edersen bir bakmışsın; hicretin sonlanmış, bitmeyen hakikat sahiline varmışsın?
Bir yanın ağlıyor, bir yanın gülüyor mu? Sen yarım şeysin öyle. Diğer yarın; yâre vuslat ettiğinde göreceksin.
Nefsim; sen ne bilinmez şeysin öyle?

Okunma Sayısı: 1410
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı