01 Temmuz 2014, Salı
Siretten soyulmuş, ritüellere dönüşmüş bir din anlayışını hâkim kılmak için yapılan çalışmaların tamamıyla neticesiz kaldığını söylemek mümkün değil. Bütünüyle başardıklarını söylemek de aynı şekilde…
Vakıa modernitenin dayatmaları bir müddet sonra bizde alışkanlığa dönüşüyor; bütünüyle kabullenemiyor, bütünüyle terk de edemiyoruz o tiryakilikleri. Alacalı bir yaşayış, gri bir hayat sürüyoruz nicedir. Netice ortada; nicelik olarak büyüdük, nitelik olarak değil. Orantısızlık biraz oryantalist bir hayat bir görüntüsü veriyor bizlerde.
Sıkıntının kaynağı; ruh köklerimize, inanç derinliklerimize, kimlik katmanlarımıza yeterince inmemek; kulluk şuuruyla bezenmemek, abdiyet makamını idrak edememek. Tefekkür eksikliği, tezekkür eksikliği; uyanık bir dimağ, diri bir zihin, hüşyar bir kalp, düşünen bir akılla eşyaya, hadiselere bakamamak… Ayartılara, avuntulara kanmak, uyutucu heveslere kapılmak, kandırıcı çukurlara düşmek…
Sureten başarıyı başarı sanmak, kendini kandırmaktan başka nedir? Sayısallık rehaveti; soyutluğu soyan bir iyimserlik uyuşukluğu, sireti göz ardı eden bir ameliye, cehdin önünü kesen bir fiil, mücahedeyi engelleyen bir tavır…
Hâlbuki zahir ile batın her zaman birbirini destekleyen iki kap. Kalp iki kaptan beslenmediğinde, akıl istikametini bulamıyor, hisler istikametini bulamıyor; hayat, sırat-ı müstakim üzere devam etmiyor; post modern ayartılara yenik düşüyor.
Zamanın zembereği ramazan, nasıl ritüele dönüşüyor gözlerimiz önünde; bir zaman sonra göz ve gönülde aşinalaşıyor, normal kabul görüyor. TV’lerin ramazan programları arka planda nereye sürüklediği farkında mıyız?
İftarda ne yenir, ne içilir onlar belirliyor? Maneviyatın yüksek olduğu demlerde Cola reklamı izlemek nasıl bir iz düşümdür zihinlerde? İftar ne ile açılır; nelere kapanmış, nelere açılmışız? Sözde ne söylüyoruz, görüntüde ne yapıyoruz?
Söz başka, hal başka... Bu halle nereye varılır? Küçük ayrıntılar büyük kopuşların işaret taşları, gerçeği gösteren turnusol.
Vakıayı doğru görüp, doğru tespit etmek, ardından, sahici tavırlara erişmek, has davranışlara varmak; suret ve siret bütünlüğü, zahir batın birlikteliği, akıl kalp kardeşliğini yakalamak… Modernizm ve pos modernizimle kesin sınırları çizmek…
Evet, din hayatın hayatıdır, hem ruhu, hem nurudur.
Okunma Sayısı: 1449
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.