Yürekteki keder, düşüncedeki derinlik; birbirini destekleyen iki damar, birbirini besleyen iki ırmak, birbirine akan iki deniz…
İki denizin buluştuğu yerdedir hakikat balığı ve başlayacak yolculuğu işaret eder. Keder ve düşünce; biri kalbi temizler, diğeri zihni. Temizlenmeden, ağrılıkları atmadan, fazlalıkları terk etmeden yola ve yolculuğa çıkılır mı?
Kalp kederden ağlamadan, zihin zonklamadan Hızır yetişir mi? Keyfe tutunana, zevke dalana, yere mıhlanana gelir mi Hızır.
İki deniz, iki berzah, iki yol; biri derinlik, diğeri enginlik; biri zahir, diğeri bâtın; biri mülk, diğeri melekût; biri gece, diğeri gündüz…
Kedere dayanmak zordur, derinliğe dalmak ürkütür. Hakikat incisini yakalamanın başka bir yolu var mı? Yalnızlık kederi bir keder, kalabalıklar arasında yalnızlık bir başka keder. Yarenle yolculuk bir yere kadar; an olur Hızır terk eder!
Hakikat, Kaf Dağının ardında değil kederli kalbin derin kıvrımlarında, arınmış zihnin labirentlerindedir. Kederle tecrübe edilmemiş, derinlikte test edilmemiş hazır fikirlerin hazmedilmesi kolaydır; o hazırcılıkla ne kadar sürer yolculuk; gerçeğin gölgesine bile varmadan biter. Hakikati buldum diye nara atar yolcu, kalabalıklar da onu alkışlar!
Tufan; afakta ve enfüste yaşadığımız başka nedir? Sanallaşma, sığlaşma, sıradanlaşma, karamsarlaşma; kederden kaçış kederde boğulma, derinlikten korkma, kalabalıkta kaybolma… Var olmak; şöhret alkışı, servet alkışı! Bu güruh ile ne fethedilir, Calut öldürülür mü?
Keder bir haldir, derinlik bir sîret. Söz anlatmaz hali, kelime göstermez derinliği. Derin berraklığı, akıcı zihin görür, kirsiz kalp seyreder.
Yorulmak, itilmek, örselenmek, ötelenmek sabredene azıktır bu yolculukta; yanında Yuşa varsa, ne gam.
Sabır adı üstünde sabır; keder derinliği, düşünce enginliğini buluşturan sabır, zor kuşanılan bir silahtır ve hakikatin kısa yoludur. Acz gibi, fakr gibi, şefkat gibi, tefekkür gibi kısa yol…
Kalp tebessüm halinde, zihin tebessüm halinde, Hızır hazır. Yuşa hep yakın, ağlamaya gerek var mı?