"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çok bilmek marifet değil

Hüseyin GÜLTEKİN
15 Şubat 2021, Pazartesi
Geçmişten bu güne iman Kur’ân hizmetlerinde takdire şayan hizmetlerde bulundukları halde, hatta istifadeye sundukları eserleriyle okuyucunun gönlünde yer edindikleri halde; nice yazar ve çizerlerin sonradan hangi sebeplerle başka kulvarlara, savrulduklarına bu güne kadar maalesef hep şahit olduk.

Hatta bunlardan bir kısmının camia içinde iken de meşveret kararlarının ötesinde ferdî hareketlere yönelerek birlik ve beraberliğe zarar verdiklerini görüyoruz.

Kendilerinde var olan bazı meziyet ve istidatların birer ikram-ı İlâhî olduğunun farkında olmayan bu hadimler tevazu ile camia ile beraber hareket etmeleri gerekirken; tam tersine çevrelerinden hep bir iltifat hissine kapılarak bazı ihtilâf ve iftiraklara sebep olduklarına şahit olduk.

Devamlı vitrinde olmayı alışkanlık haline getiren bu hadimlerin bir çoğu belki de farkında olmadan benlik, enaniyet ve gururun tuzağına düşerek kudsî hizmetlere bilmeden zarar verdiler.

Hadimlerin bu gibi tuzaklara düşmemeleri için saymakla biteremeyeceğimiz onca meziyetlerine, istidat ve kabiliyetlerine rağmen; “ben üstad değilim: ders arkadaşınızım. Ben bir kuru çubuk hükmündeyim.. Ben nefsimi terbiye etmemişim.. Ben kendimi beğenmiyorum..” gibi tevazu ve mahviyet dolu ifadelerle kendini gizleyen Üstad, talebelerine de; “bir meziyetiniz varsa, hafa türabında kalsın..” gibi dikkat çekici ikaz ve tavsiyelerde bulunuyor.

Üstadın bu tavsiyelerine kulak veren şakirtlerin çoğu herhangi bir iftiraka sebep olmadan, istikametle hizmet ettiklerine şahit olurken; Üstadın bu duruşunu dikkate almayanların istemeyerek de olsa Nur hizmetlerine perde olduklarını maalesef görüyoruz.

Belli meziyetlere, göze çarpan kabiliyet ve istidatlara sahip bazı hadimler her nedense böyle savrulmalara düçar olurken, görünürde öyle gıpta edilecek bir özellikleri bulunmadığı halde, fakat tevekkülleri ve teslimiyetleri kavi çoğu hadimlerin ömürlerinin sonuna kadar cemaat ile beraber, geçici rüzgârlara kapılmadan istikrarlı bir şekilde hizmetlerine devam ettiklerine şahit olduk. Bu nasıl oluyor derseniz; Hz. Peygamber (asm) “bildiğiyle amel edene Allah (cc) bilmediğini de öğretir” buyuruyor.

Bir gün Molla Hamid Ağbey; “Üstadım bana istediğim şekilde duâ etmiyorsunuz..” serzenişte bulununca Üstad da, nasıl bir istediğini sorar. Molla Hamid Ağabey; “Okuduğumu anlamayı, ezberine alarak ilim sahibi olmak için duâ istiyorum..” diyor. Üstad da “Âlim mi olmak istiyorsun” deyince Molla Hamid “evet” der. Üstad; ilmin senin hakkında hayırlı olduğunu nereden biliyorsun? Molla Hamid; “İlmin hayırsızı olur mu?” Üstad, herşeyin hayırlısı hayırsızı olur. Birinci Cihan Harbi’nden önce ilmiyle gururlanıp dalâlete giden birini hatırla diyerek kardeşim sen kendi hakkında hayırlı olanı iste diyerek Molla Hamid’i ikaz eder.

Evet çok bilip de gurur ve kibir tuzaklarına düşüp sıkıntılara sebep olmaktan ise; az bilip, mahviyet ve tevazu içinde istikametle hizmetlere devam etmek daha evlâ daha isabetli olsa gerek.         

Okunma Sayısı: 2210
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Toygar

    15.2.2021 16:30:07

    Giden kaybetti de, kalanların kazandığına delil mi var! İmtihan her yerde imtihan ve her daim devam eder. Adın Hattabın oğlu Ömer olsa, kızını diri diri toprağa vermiş olsan, imtihanın neticesini kayıp mı ettin, kazandın mı şimdiden bilinmez. Hatalar dünyasıdır bu ama sadece gidene değil, kalana da öyle. Öyleyse, geçenlerde yine buralarda yazılan bir makaleye istinaden, harbde yerini terk eden okçuların daha sonra gördükleri muamele misillü, gidene de kalana da bir şey dememek lazım. Çünkü dava, Rabbin davasıdır. Kiminle bu davayı yücelttiğini O bilir. Biz ise sadece şahsi tercihimi üzere hareket ederiz. Elbette doğru yaptığımız zannıyla ve kaydıyla. en doğrusunu ise yine Mevla bilir. gidene bu gözle bakarsan, gitmiş olmuyor ki üzüleyim, ya da medar-ı fahr olsun benim için. Sadece herkes hak bildiği yolda devam eyleyecek, gerisi de Sahib-i Hakikiye ait.

  • Mehmet Çaloğlu

    15.2.2021 07:59:59

    Selamunaleykum aziz sıddık mütevazı ağabey,yıllardan beri yazmaktasiniz ,bizlerde zevkle okumaktayız, genelde hizmet içi meselelerde ihlâsın sadakatin sebatin önemini ifade eden yazılarınızın bir kitap haline getirilmesi hususunda tavsiyelerde bulunmamıza rağmen,hiç ısrarcı olmamanız, bazılarının bir makalesinin yayınlanmaması sebebiyle ,ortalığı kaldırması ,şahsi kin beslemesi hizmeti sekteye uğratma gayretlerini ibretle takip etmekteyiz. Siz gibi hizmet kahramanlarını gönülden tebrik ediyoruz. Selamlar ve dualar. Şahsi manevi havuzunda erittiginiz enaniyetinizden dolayı tebriklerimi sunuyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı