Risale-i Nur’un medyadaki dili olan Yeni Asya gibi bir gazetede kalem oynatmak hem kolay, hem de zor bir iş. Kolaydır; çünkü önünüzde ufkunuzu açacak Risale-i Nur Külliyatı var. Yeter ki size lazım olan o orijinal bilgileri ve belgeleri arayıp bulun.
Yeni Asya’da yazmak zordur; çünkü işleyeceğiniz hangi konu, hangi mesele olursa olsun mutlaka Üstad Bediüzzaman’ın nazarlara verdiği ölçüler ve düsturlar çerçevesinde kalmak ve yaptığı ikazları ve tavsiyeleri dikkate almak zorundasınız.
Farkına varmadan Nurlardaki hak ve hakikatlerin yanlış anlaşılmasına sebep olacak en küçük bir ifade tarzının dahi beraberinde bazı manevî mesuliyetleri getireceğini dikkate almanız gerekir. Ayrıca hakkın hatırını âlî tutmak için, her halükârda korkmadan, çekinmeden eğriye eğri doğruya doğru deme prensibinden ayrılmadan yazmak zorundasınız.
Yine başka gazetelerde yazan bazı yazarların yaptığı gibi ona buna iftira ederek, hakaretlerde bulunarak değil; size saldırılarda bulunanlara dahi hakaretlerde bulunmadan usulüne uygun cevapları vermekle vazifelisiniz.
Yeni Asya okuyucusu gibi tahkik ehli olan nurlu hadimlere muhatap olup istimal-i kelâm ediyorsanız çok daha dikkatli olmanız gerekir. Çünkü bu gazetenin okuyucularının hemen hepsi de, öyle sıradan okuyucuların ötesinde, doğruları ve yanlışları kolayca derk edebilecek kabiliyete ve maharete sahip hâdimler olduklarından, yazmaya niyetli iseniz dikkatli olmanız lazım.
Tahkik ehli olan okuyucularımızın birçoğu, yazılarımızda farkına varmadan yaptığımız hataları, herhangi bir yanlışı görünce, çekinmeden, hemen, yaptıkları yorumlarla tenkit ve itiraz haklarını kullanıyorlar.
Okuyucularımızın çoğu, yazılarımızı beğenip, dua edip tebriklerini bildirirken, bazıları da kendilerine göre yanlış gördükleri fikir ve düşüncelerimizden dolayı tenkitlerde bulunuyorlar.
Bu arada, bilhassa içtimaî ve siyasî görüşlerimizi ifade ederken siyasî kadrolardan tepkiler ve itirazlar beklerken, tam tersine gelen tepkilerin ve tenkitlerin kâhir ekseriyetinin, kendilerinin belki de farkına varmadıkları şekilde, aktif siyasetin içinde olan, bizden görünen kişilerden gelmesi de ayrı bir garabet örneğidir.
Ama her şeye rağmen Üstad’ın: “O zat müşteridir ki ilişmiş, müşteri olmayan lâkayt kalır.” dediği gibi, biz de yazdıklarımıza yönelik okuyucularımızın yaptıkları tenkit veya tebrik mahiyetindeki görüşlerinden ve düşüncelerinden faydalanıp saygı duyuyoruz.