Bir devrin romanı... Hacı Hafız Mehmed - 55
Hafız Mehmed Hocanın gerek hutbede ve gerekse namazın bitimindeki neşeli ve haraketli hali cemaatin gözünden kaçmadı. Cemaatten bir hayli kişi hem Cuma tebrikleşmesi yaptı hem de hutbesindeki mesajından dolayı teşekkür etti.
Hoca bu arada gördüğü zikir meclisi arkadaşlarını akşam toplantı için evine davet etti. Namazdan sonra heyecanla bekleyen eşine, Barla’da yaşadıklarını ve aldığı dersi anlattı. İkisi de çok büyük sevinç ve şevk içinde kaldı.
Yatsı namazından sonra davetliler bir bir gelmeye başladı. Mahalle temsilcilerinin neredeyse hepsi gelmişti. Oda misafirlerle doldu taştı. Bunun üzerine salonun kapıları açıldı, misafirler salonu da doldurdu.
Hacı Hafız Mehmed Hoca, ikramdan sonra, ‘’Hoş geldiniz arkadaşlar’’ diyerek konuşmaya başladı.
“Çarşamba günü pazara gittim, arkadaşım Ali Rıza Efendinin dükkanında bir eser ile karşılaştım. Haşir Risalesi ismi dikkatimi çekti. Alıp eve getirdim. Eşimle beraber sabaha kadar okuduk. Neredeyse “aradığımı bulduum” diye minareye çıkıp bağıracaktım. Hem okuduk hem düşündük ve hem de sevinç gözyaşları döktük...
“Öyle bir eser ki, zamanımızın manevî hastalıklarının en müeessir ilacı. Tamamıyla Kur’an’dan alınmış. Sanki Kur’an yeni nazil oluyormuş gibi tazeliğini ve gençliğini göstermekte...
Netice; ben aradığımı buldum, öyle inanıyorum ki, bu millet de aradığını bu eserlerle bulacaktır. Çünkü milletimizin de aradığı bu hakikatlerdir. İşin daha da calib-i dikkat tarafı ise; sabaha karşı uyur uyanık bir vaziyette iken, ‘’Hacı Hafız Mehmet ben Barla’dayım’’ diyerek müellifin beni Barla’ya çağırmasıydı. Dün gittim, ziyaret ettim. Yaklaşık bir saat yanında kaldım. Anladım ki ahir zamanda geleceği beklenen zat bu zat olabilir. Rabbimiz, nasıl ki Nemrud’a karşı Hz. İbrahim’i (as), Firavun’a karşı Hz. Musa’yı (as) gönderiyor. Aynı şekilde ahirzamanın dehşetli dinsizlik komitelerine karşı da bu zatı göndermiş... Zındıkların saldırılarına ve tahribatlarına karşı koyabilmek için, ilhamen ve sünûhat olarak Kur’an’ın bazı âyetlerini, bilhassa zamanımıza bakan âyetlerini tesfir etmiş. İkna ve isbatiyeciliği metot olarak almış. Yapılan manevî tahribata mukabil manevî tamiratla karşı koyabilecek özellikte harika bir eser meydana gelmiş. İşte bu eserlerle müellif, cihadını maddî değil, manevî olarak en mükemmel bir şekilde yapıyor.
“Arkadaşlar! Şimdi ise size Barla’dan getirdiğim eserlerin bir tanesinden teberrüken okumak istiyorum.”