(Atasoy’la olan sohbetimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.)

Şöyle bir soru sormuştum: Tamam; neşriyatın önemini anladık, peki; gazetemiz neden İslâmı savunan ve mensuplarının çoğu dindar görünen bir partiyi değil de, görünürde dinden bi haber bir partinin savunuculuğunu yapıyor? Aynı şekilde bunu da Risale-i Nur’un satırlarından delil göstererek izah edebilir misin?

Elbette; bizim temel kaynağımız Kur’ân’ın bir mu’cize-i manevisi ve hakikî bir tefsiri olan Risale-i Nurlar’dır. 

Bak! Sen İmam-Hatipte okuyor ve son sınıfa kadar gelmişsin, demek aynı zamanda meslektaş olacağız…

Risale-i Nurlar’daki ifadeler, umumiyetle ya bir âyet-i kerîmeye veya bir Hadis-i Şerife dayanır. Üstad; hayat-ı içtimaiye ve siyasiyeye baktığında da; kudsî kaynaklara baş vurur, işte bunlardan bazıları.. 

1- İsmi Rahman.. Kur’ân-ı Kerîm’de elli yedi defa geçmektedir..

“İmam-ı Şafii (ra) gibi çok büyük müçtehidler demişler: Besmele tek bir âyet olduğu halde Kur’ân’da yüz ondört defa nazil olmuştur.. (Lem’alar)

Bu görüşü esas aldığımızda, Kur’ân-ı Kerîm’de ism-i Rahman yüz yetmiş defa geçmektedir…

2- “Vela teziru va ziratün vizra uhra. (Enam 164) Hiçbir kimse başka birisinin suçuyla suçlanamaz… Bu âyet-i kerîme ise Kur’ân-ı Kerîm’de beş yerde geçmektedir..

3- “Ve emruhüm şûrâ beynehüm” (Şûra 38) İşlerini istişare ile yaparlar. “Ve şavirhüm fil’emr” (Al-i İmran 159) İşlerine müşavere et…

4- “Men katele nefsen biğayri nefsin ev fesadin fil’ardı feke ennema katelennase cemia” (Maide 32) Kim haksız yere bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur…

5- “Vela terkenu ilellezine zalemu fetemessekümünnar” (Hud 113) Zalimlere en küçük bir meyil dahi göstermeyin; yoksa ateşi size de dokunur…

6- “İnnel’insane le zalümün keffar” (İbrahim 34) Muhakkakki insan çok zalim ve çok nankördür…

7- “La yadurruküm men dalle izehtedeytüm” (Maide 105) Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar veremez…

8- “Seyyidül kavmi hadimühüm” (Fethülkebir 2/195) Kavmin efendisi onlara hizmet edendir…

Görüldüğü üzere Üstad’ın sözlerindeki kaynaklar Kur’ân ve hadislere dayanıyor. İsmi Rahman’ın hayat-ı içtimaiye ve siyasiye ile nasıl bir bağı olabilir?

O zaman yine Üstadı dinleyelim…

“Hürriyet; Rahman olan Allah’ın hediyesidir… Hürriyet; imanın hassasıdır….” (Münâzarât)

"Aklımı feda ettim, hürriyetimi terk etmedim. O şefkatli sultana boyun eğmedim."

(Divan-ı Harb-i Örfî)

“Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.”

(Tarihçe-i Hayat)

Önce Allah’ın Rahman ismini birazcık anlamaya çalışalım ki o bağı kavrayalım…

Rahman: Allah’ın dünya hayatında, insan-hayvan, inançlı-inançsız, itaatkâr-isyankâr, ehl-i takva veya günahkâr hiçbirini diğerinden ayırmaksızın her birinin rızkını vermesi ve ihtiyaçlarını gidermesidir…

Demek ki Allah insanı, dünyada Rahman isminin bir tecellisi olarak hal ve harekâtında, iman ve küfründe, itaat ve isyanında, adalet ve zulmünde, iyilik ve kötülük yapmasında tam bir serbestiyet ve hürriyet veriyor…

İşte bu Rahman olan Allah’ın insana bir hediyesidir…

Peki Üstad’a göre hürriyet nasıl olmalı?

(Devam edecek)