Bir devrin romanı... Hacı Hafız Mehmed - 53
Sav’da, Risale-i Nur hizmetleri iyice kökleşirken, artık hiçbir kuvvet bu büyük hizmeti Sav’ın bağrından söküp atması mümkün değildi… Baskılar, zulümler ve tehditler; gayreti daha da artırmakta, Nur erlerinin sayısı her geçen gün artmaya devam etmekteydi. Artarak devam eden şevk ve heyecan zirveye oturmuştu… Hacı Hafız Mehmed; bu coşkulu hizmetten alabildiğine memnundu. Müdebbirliğini, çok güzel yapmaktaydı. Hem hafız yetiştiriyor hem de Risale-i Nurların neşri için yazanların sayısını arttırmaya çalışıyordu. Yaşı da bir hayli ilerlemiş durumdaydı, hastalıklar da vücudunu vatan tutmaya başlamıştı. Hele son günlerde kalbinin çarpıntısı onu bir hayli rahatsız ediyor…
Binbaşı Asım Beyin şehadeti, bir de çok sevdiği ve aynı zamanda bir meslektaşı olan Hafız Ali’nin vefatı kalbini iyice yormuştu. Ölümün habercisi olan hastalıklar onu korkutmuyor, aksine heyecanını arttırıyor, şehit kardeşlerinin safına katılmayı düşündükçe daha da heyecanlanıyordu…
Risale-i Nurlara talep her gün daha da artıyordu. Sav’ın gayreti eserlerin çoğaltılmasında artık yeterli olamıyor, ihtiyaçlara cevap verilemiyordu… Matbaalarda basıma geçilememesi ona bir hayli üzüntü veriyordu.
Eserlerin daha fazla çoğaltılmasına ihtiyaç çok büyüktü. Anadolu’nun pek çok yerinden gelen taleplere cevap verilemiyordu. Neredeyse Sav’ın gücü yeten tüm nüfusu Risale-i Nurları çoğaltıyordu. Talep o kadar fazlaydı ki on Sav olsa yine de yeterli gelmeyecekti.
Risale-i Nur, manevî açlık ve susuzluk çeken insanlara ekmek ve su kadar elzemdi. İşte Hacı Hafız Mehmed’in son günlerde zihnini meşgul eden bunlardı. Risale-i Nurların daha hızlı neşri ve bunun için çareler bulmaktı…
DEVAM EDECEK