Yöneticilerimiz her ne kadar kabul etmek istemeseler de, halk olarak bizler marketlerde, pazarlarda, telefon, elektrik ve su faturalarında yakıcı yansımalarını bizzat hissettiğimiz ağır bir ekonomik kriz sürecinden geçtiğimiz bir vakıadır.
Devlet ve halk olarak bu krizi en az hasarla atlatmak için bir an önce gerekli tedbirleri almamız gerekmektedir. Akla gelen ilk tedbir; etkin, geniş çaplı bir tasarrufa yönelmektir.
Etkili bir tasarruf evvelâ devlet ve bürokrasiden başlamalı, sonra toplum kesimlerine doğru gitmelidir.
Yöneticiler bu hususta örnek olmalı, “İtibardan tasarruf olmaz” anlayışını bırakarak devlet bütçesine yük bindiren yeni saraylar, yeni büyük devlet binaları yapmaktan vazgeçmeleri, maliyeye ağırlık oluşturan haddinden fazla harcama kalemlerini en aza indirmelidirler.
En azından bu kriz süresinde aciliyeti olmayan ve devleti borç bataklığına saplayan hazine garantili yol, köprü ve havaalanı proje yatırımları askıya alınmalıdır. Biten projeler için devlet garantisi ile dolar üzerinden yapılan ödemeler bir süreliğine durdurulmalıdır.
Tasarruf genelgeleriyle devlette ve bürokraside yaşanan korkunç israf durdurulmalı, gereğinden fazla olan pahalı araç ve lojman saltanatına son verilmelidir.
Ne yazık ki kamu sektöründe ve belediyelerde bir kişinin yapacağı işi iki, üç kişinin yaptığı haddinden fazla eleman istihdam edilmeye devam edilmekte, devlet eleman istihdamında küçüleceği yerde daha çok büyümekte, maliyenin yükü daha çok ağırlaştırılmaktadır. Bu işe bir son verilmelidir.
Kamu ve özel sektör bankaları, kolayca verdikleri özel tüketim kredileri ile vatandaşları borçlandırarak tüketim alışkanlığını körüklemekten vazgeçmeleri lâzımdır.
Sonraki safhada vatandaşlar, israfı bırakıp tasarrufa yönelmeleri yönünden ikaz edilmeleri; kazançlarını ve gelirlerini aşan ve borçlanmaya dayanan aşırı harcamalarını kısmaya çağrılmalıdır.
Yıllardan beri devam eden bu gidişin tıkanacağı ve bir krizle sonuçlanacağı tahmin edilmekteydi. Bu olumsuz duruma tedbir alınması yönünde duyarlı ve vicdanlı uzman çevrelerden yapılan iyi niyetli ikazlar, ne yazık ki devlet ve toplum nezdinde şimdiye kadar pek makes bulamamıştır.
“Zararın neresinden dönülürse kârdır” kuralı gereğince, en azından bundan sonra devlet yöneticileri, krizden çıkış için işin ehli uzman kişilerle istişare yaparak, en kısa zamanda âcil genel tasarruf kararları almaları ve devletten başlayarak hemen onları hayata geçirmeleri lâzımdır.
Aksi halde kriz daha çok derinleşerek daha büyük yıkımlara yol açması kaçınılmaz olur. Ona sebep olan yönetimlerin de ayakta durmaları mümkün olmaz.