"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya’nın şahs-ı manevîsi ve savrulma

İbrahim ERSOYLU
26 Haziran 2020, Cuma
Yeni Asya Camiası’nın ihlâs, uhuvvet, tesanüt düsturlarına dayanan, Üstada ve Risale-i Nur mesleğine sadâkate bina edilen bir şahs-ı manevîsi vardır.

Camiaya mensup her Nur Talebesi, bu şahs-ı manevînin tabiî bir azasıdır. Şahsî garaz, enaniyet veya isteklerinin yerine getirilmemesi gibi saikler ile, şahs-ı manevîden ayrılıp daire haricine savrulmak büyük bir kayıp olup, aynı zamanda zındıkanın oyununa gelmek demektir.

Daire içinde iken ihlâslarını bozanlar sarsılmaya başlarlar. Bunlar bir buz parçası hükmündeki enaniyetlerini şahs-ı manevînin havuzunda eritemediklerinden, kendilerinde üstün bir kabiliyet, ilim ve kuvvet bulunduğunu vehmederler. 

Bunlar akıllarına sığışmayan meselelerde Camianın istişare neticesinde aldığı kararları tenkit etmeye başlarlar. Meşverete göre yayınlanan gazetenin manşet, haber ve makalelerini istişare meclislerinde müzakere yerine, uluorta yerlerde, sosyal medyada veya değişik mecralarda yıkıcı bir şekilde eleştirmeye başlarlar. İstekleri yerine getirilmeyince kıymetlerinin bilinmediği, orada kalmanın bir faydasının olmadığını düşünerek daireyi terk ederler ve muhalefet safına iltihak ederler.

Geçmişte bu şekilde muhalefete savrulmuş, temayüz etmiş çok sayıda kişi vardır. Bunlardan bir kısmı Risale-i Nur’a olduğu gibi, İslâmî ilimlere de derin vukûfiyeti olan şahsiyetlerdi. Diğer bir kısmı yazar-çizerdi. 

Camianın çok iyi bildiği, burada ismini vermek istemediğimiz bu şahıslar, daire içinde hizmet ederken veya gazetede yazı yazarken çok popüler idiler. Yazdıkları makaleler ve yaptıkları ilmî araştırmalar, Camianın sıcak ve samimî teveccühüne, dış dairede geniş bir çevrenin takdirine mazhar oluyordu. Yazdıkları kitaplar yüz binler tarafından okunurdu, yurt içinde ve dışında verdikleri seminer ve konferanslar sevinç, coşku ve takdirle karşılanırdı.

Sonra zındıka komitesi devreye girdi. Onun kontak sokmasıyla şahs-ı manevînin havuzunda erimesi gereken ve bir buz parçası olan enaniyetler, müşterek havuzda erimeyerek kabardı. Bunlar meşveret heyetlerinin emrinde ihlâsla çalışacakları yerde, baş olma iddiasıyla ortaya atıldılar. İstekleri yerine gelmeyince, etkileyebildikleri kişileri yanlarına alarak daireden ayrılıp gittiler. Kendileri olmadan hizmetin devam edemeyeceğini, gazetenin ayakta kalamayacağını zannediyorlardı. Sonra Allah’ın yardımı, Üstad Hazretleri’nin himmeti ve şahs-ı manevînin kerametiyle onların boşluğu dolduruldu. Hizmet kervanı tökezlemeden yoluna devam etti.

Dairenin dışına savrulan muhalifler, orada gördükleri kabul ve teveccühü başka yerlerde görmek istediler, ama başarılı olamadılar. Bir kısmı Nur Mesleğinin zıddında hareket eden dindar kimlikli siyasî cereyana kapıldılar ve onun meddahı oldular. Bir kısmı değişik adlar altında Risale-i Nur ölçüleriyle kabil-i telif olmayan, nev-i şahıslarına münhasır bir grup oluşturdular. Diğer bir kısmı da, yıldızı sönerek kendi kabuğuna çekildi. Onlar daireden ayrılmakla Camianın gücünü bir parça zayıflatsalar da, sürüden ayrılan koyunu kurt kapar misali en çok kendilerine yazık ettiler, bilerek veya bilmeyerek bu hareketleriyle zındıkanın Nur Talebelerini bölme planına alet olmuş oldular.

Son Söz: Doğrusu enaniyeti şahs-ı manevî havuzunda eriterek ihlâs, uhuvvet ve tesanüt ile dâvâ arkadaşlarıyla birlik olmak, meşveret kurullarının emrinde bir nefer olarak hizmette sebat ve ona müdavim olmakla ayrıştırıcı fitne–fesat oyunlarını boşa çıkarmaktır. Üstad Bediüzzaman’ın Nur Talebelerinden istediği en önemli vazifelerden birinin bu olduğuna inanıyorum.

Okunma Sayısı: 2398
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Feyzullah Ayhan

    26.6.2020 21:14:40

    Ayrılıp da geçmişini inkar eden ve beraber oldukları insanları ve dönemleri karalayanlara "Alim-i mürşid koyun olmalı kuş olmamalı.Zira koyun yavrusuna süt,kuş yavrusuna kay verir"diyorum.BİR KISMININ KONUŞMALARI KAYDAN PEK DE FARKLI DEĞİLDİR.Risale-i Nurdan süt değil, heva ve heveslerinden KAY devşirmişlerdir.

  • Toygar

    26.6.2020 19:13:30

    İster istemez, gidenler öteleniyor. Biz bunu ifade etmesek de, yorumculardan Munir gibi düşünsek uygun olur kanaatindeyim. Yeni Asya'nın şahs-ı manevisi elbetteki kudsi değerlere sahip ancak, o zaman başka başka şahs-ı maneviler de ortaya çıkmak hakkı doğuyor. Risale-i Nur hizmetinin şahsı manevisi ayağa kaldırılmadıkça, böyle irili ufaklı bir çok şahsı manevi ile hem hal olmaya devam edeceğiz. ... Kızmayın hemen canım, biz buradayız yani :)

  • Munir

    26.6.2020 16:03:20

    Ehil ve samimi eşhastan mürekkep hey’etler marifetiyle Yeni Asya camiasının neşriyat vesair ünitelerinin 51 senelik mazisi samimi, hakperest ve ciddi bir murakabeye tabi tutulmalıdır. Merhum Demirel’in aşağıdaki beyanları bu cihetten ufuk açıcı olsa gerektir: “Tarihi yeniden yapmak mümkün değildir, ancak geleceği birlikte inşa etmek mümkündür. Tarihten husumet, düşmanlık, kavga çıkartırsanız, yepyeni bir geleceği inşa edemezsiniz. Geçmiş bugüne kadardır. Bugünden sonra sonsuz bir gelecek vardır. Gelin bu geleceği barış, ortak refah ve insanlığın mutluluğu için birlikte inşa edelim.”

  • Arif Altay

    26.6.2020 11:53:24

    "Akıl feneri" ile hareket edince böyle oluyor demek ki. Allah nefsimize uymaktan hepimizi korusun.

  • zeki Şimşek

    26.6.2020 11:43:43

    yazılarınızı beğenerek ve severek okuyorum.Allah razı olsun.devamını bekleriz

  • A. AYDIN

    26.6.2020 09:32:56

    Çok ibretlik bir yazı. Göz önünde durmalı. Allah razı olsun. 🙂 Derviş Yunus der ya: "Yüce tahta binenler yere düştü./Yüce benim diyene sinek üştü"

  • Oğuz Yiğiter

    26.6.2020 06:07:03

    Maşallah İbrahim Hocam,ışin özeti bu. Bütün çalkantılardan sonra, kim nerde ve hangi fikrî boyutta karar kılmış önemli olan netice.Cenab-ı Hak, bir akılla değil de yirmi akılla elde edilen kararlara teslim olanlardan eylesin inşaallah...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı