Kızmak ve öfkelenmek kırmızı ışıkta geçmek gibidir.
Kırmızı ışık ihlâli yapan, bedelini canı ve malı ile öder. Çünkü öfke aklı giderir. Öfkelide akıl olmaz. Kızmak, gazaplanmak bir nevi deliliktir. Öfkeli kişi en çok kendine zarar verir.
Bu bakımdan: “Öfke ile kalkan zararla oturur.” “Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kararır.”
“Keskin sirke küpüne zarar verir.” demiştir atalarımız.
Kurân’ı Kerim; Sahâbe’nin ve iyi insanların iki güzel vasfını şöyle ifâde eder:
1. Onlar öfkelerini yutarlar ve sinirlerine hâkim olurlar.
2. Ve yine onlar insanları affederler.
Peygamberimiz (asm) de insanlara karşı; katı, sert, öfkeli ve haşin davranmadı. Yumuşak huylu, tatlı dilli ve güler yüzlü idi. Tebessüm yüzünden noksan olmazdı.
Peygamberimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Çok güreş tutan baskın bir pehlivan çok kuvvetli değildir. Asıl kuvvetli kahraman, gazap ve öfke zamanında ve intikam hırsıyla kanı kaynadığı sırada nefsine mâlik ve irâdesine hâkim olandır.”
SAKIN KIZIP ÖFKELENME!
Bir kişi Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’e gelerek: “Yâ Resûlallah! Bana nasîhat buyur” temennîsinde bulundu. Resûl-i Ekrem (asm) cevâben: “Sakın öfkelenme, titizlenme!” buyurdu.
Bunun üzerine o kişi Resûlullah’tan tekrar tekrar nasîhat isteğinde bulundu. Her defasında Resûl-i Ekrem (asm) “Öfkelenme, kızma, gazaplanma!” dedi.
Evet, öfkenin yerine güler yüzlü olmak ve insanlara karşı yumuşak davranmak en güzel olanıdır. Tebessüm, yüzün zekâtıdır. İnsanlar ayna gibidir. Biz aynaya kızdığımızda ayna da bize kızdığı gibi; biz nâsa gülümsediğimizde insanlar da bize tebessüm eder. Böylece sulh, sükûnet ve huzur sağlanmış olur.
İşte bu bakımdan: Kızma, kıskanma, kin tutma, küsme, küçümseme, kederlenme, karamsar olma! Gülümse, hayâta tebessüm et ve dâimâ iyimser ve ümitli ol! “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Ve mutlu ve umutlu olur.
Îman, istikâmet, ilim, hilm, yumuşak huyluluk üzere kalınız.