İnsanın yaratılışının ve bu imtihan salonuna gönderilmesinin asıl gayesi Allah'ı tanımak ve salih amel işleyerek imanlı ölmektir. İmanla Allah'ı tanımak, ihlâs ve ibadetle de Allah'ı sevdiğimizi ispatlamaktır. Çünkü bir insan; kalbinde iman, kalıbında namaz, dürüstlük ve güzel ahlâkı ile değer kazanır. Ahiretin bekleme salonu olan bu dünyada da imtihan; iman, ihlâs, takva ve farzları yaparak kazanılır. İmanlı ve Müslüman olarak ölmenin şartları bunlardır. Farzları yapmak ve büyük günahları terk etmektir. Tahkîkî imanla, mü'min olarak ölmekten ve Cehennem azabından kurtulmaktan daha önemli bir mesele yoktur. İşte bu bakımdan Kur'ân ve hadislerin özeti îmandır.
Kur'ân-ı Kerîm'in en çok hitap şekli: "Ey iman edenler!" diye başlar. Hatta bir ayette Cenab-ı Hak: "Ey iman edenler, iman edin! buyurmuştur. Bu ayetten anlaşıldığına göre, mü'min göründüğü halde, gerçekte mü'min olmayanlar vardır. Bu ahirzamanın fitneleri ve cezbedici günahları, maddiyyunluk tâunu, bid'alar, eli delik israfçı deccalların tahribatı yüzünden çoğu insan imanını zayi ediyor. Kırk vefiyattan bir kaç kişi imanlı ölme sınavını kazanabiliyor. Diğerleri imansız ölüyor. Bu önemden dolayı; Rabbi İbrahim'e: 'Müslüman ol, dedi. O da: ‘Âlemlerin Rabbine teslim olup Müslüman oldum, ona boyun eğdim’ dedi. Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti. Yâkub da: ‘Oğullarım! Allah sizin için bu dini, İslâm dinini seçti. O halde sadece ve sadece Müslüman olarak ölün,’ dedi." 1
Pek çok ayet ve hadis Müslüman olarak yaşamanın ve Müslüman ve mü'min olarak ölmenin öneminden bahsetmiştir. Cenab-ı Allah Kur'ân'da: "Ey iman edenler! Allah'tan hakkıyla korkun, takva sahibi kullar olun ancak ve ancak Müslüman olarak ölün." 2 buyurmuştur. Hz. Yusuf dünya hayatının en mutlu ânında: "Ya Rabbi, beni Müslüman olarak vefat ettir ve salihlerin içine kat!" 3 diyerek, gerçek mutluluğun kabir ötesinde başladığına dikkat çekmiştir. İmanlı kalmanın ve imanlı ölmenin önemine vurgu yapmıştır.
Çünkü bu dünya hikmet dünyası olduğundan kederli ve belalıdır. İmanla ölüp Cennet’i kazananlara ise, elem, keder, acı, hastalık ve sıkıntı yoktur. Hep sürur, hep sevinç ve hep saadet ve hep mutluluk vardır. Hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiçbir insanın düşünmediği akıl almaz nimetler vardır. İşte bu yüzden, mü'min ve Müslüman olarak ölmek en büyük bayramdır. En büyük saadet ve en büyük mutluluktur. İman, namaz, ihlâs, takvâ, salih amel, sıdk, Kur’ân ve sünnet üzere kalınız.
Dipnotlar:
1- Bakara Suresi: 131, 132,
2- Âli İmran Suresi: 102.
3- Yusuf Suresi: 101.