Birinden bir şey istendiğinde eğer karşılık görürseniz, ne kadar çok sevinirsiniz.
Hele, bu sizi çok seven, sizi sizden daha fazla düşünen “Bir”iyse!
Âyet-i kerimede dendiği gibi,
“Duânız olmasa ne ehemmiyetiniz var” diyen ve her duaya karşılık veren bir “Kerim”in varlığı bile bizi ne kadar rahatlatıyor.
Açtım ellerimi ve diyorum ki…
Her şeyi karşılıksız, istemeden verebilecek kadar büyük olduğunu bildiğim için El-Vehhab dedim;
“Vehhab” olana geldim.
Bütün canlıların rızkını verdiğin için El-Rezzak dedim;
“Rezzak” olana geldim.
Her şeyi hakkıyla gören ve gözeten olduğun için El-Basir dedim;
“Basir” olana geldim.
Adaletinden sual olmayacağını bildiğim için El-Adl dedim;
“Adl” olana geldim.
En zor işleri tüm incelikleriyle bilen; bütün işleri kolaylıkla icra eden; mahlûkatın en ince ayrıntısına kadar bilip, onların ihtiyaçlarını karşılayan olduğunu bildiğim için El-Latif dedim;
“Latif” olana geldim.