"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur Külliyatı’ndan derlenen yazı ve yorumlardan neden rahatsızlık duyulur?

Kadir AKBAŞ
08 Şubat 2019, Cuma
İzmir Aliağa Yeni Şakran’da bulunan Kapalı Ceza İnfaz Kurumu skandal bir kararla yeniden gündemde.

İki yıl önce İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklu ve mahkûmların koğuşlarındaki bütün Risale-i Nur eserlerine el konulmuştu. Bu hukuksuz karara gerekçe olarak ise Bediüzzaman Said Nursî’ye ait eserlerin ‘FETÖ/PDY’ye kaynaklık ettiği, kurum güvenliğini tehlikeye sokarak gruplaşmaya sebep olacak telkin ve tavsiyeler ihtiva ettiği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik niteliğinde olduğu, Kur’ân-ı Kerîm dışında Said Nursî öğretisi aşılanmaya çalışıldığı iddia edilmiş, cezaevi eğitim kurulunun aldığı bu karara yapılan itiraz infaz hâkimliği tarafından da reddedilmişti. Bu durumun gazetemizde “SKANDAL” manşetiyle haber yapılmasından sonra aynı gün, İnfaz Hâkimliği’nin kararı Ağır Ceza Mahkemesine taşınmış ve bu skandal karar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırılmıştı. İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Eğitim Kurulu Başkanlığı Risale-i Nur Külliyatı’na dahil eserlerin toplanmasına yapılan itiraza ilişkin olarak verdiği kararda Risale-i Nur eserleri hakkında akıl almaz suçlamalar yer alıyordu.

“Said-i Nursî kitapları ile ilgili değerlendirme kararı” başlıklı belgede, kurum güvenliğinin tehlikeye sokacak gruplaşmaya neden olacak telkin ve tavsiyeler içeren Said-i Nursî’ye ait tüm kitapların hükümlü/tutuklulardan ve koğuşlardan alınarak el konulmasına oy birliğiyle karar verilmiş, Said-i Nursî’ye ait her türlü neşriyatta yapılan yorumlar ve övgülerin, propaganda yapmayı özendirici nitelikte olduğu iddia edilerek, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 62. maddesinin 3. Fıkrası gereğince Risale-i Nur Külliyatı’na “Kurum güvenliğini tehlikeye düşürücü” neşriyat muamelesi yapılmıştı. Hatırlanacağı üzere Savcılık terör örgütleriyle bağlantısı bulunmayan, kurum güvenliğini tehlikeye düşürmeyen süreli ve süresiz yayınların tutuklulara verilmesi yönünde mütalâada bulunmuş, Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi de Risale-i Nur Külliyatı’na dahil eserlerin tutuklulara verilmesi yönünde karar vermişti.

Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur Külliyatı’na doğrudan bir yasak getiremeyen çarpık anlayış bu kez de başka bir skandal karara imza attı. Risale-i Nur’un naşiri efkârı ve medyadaki dili olan Yeni Asya Gazetesi benzer iddialarla İzmir Aliağa Yeni Şakran’da bulunan İzmir 2. No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurumu Başkanlığı tarafından skandal bir kararla yeniden yasak kapsamına alınarak tutukluya verilmemesine karar verildi.

İzmir 2. No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurumu Başkanlığı, kendisini Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, T.C’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler, mer’i kanunlarla bağlı addetmeyerek, indi mülâhazalarla, tamamen keyfi bir tasarrufta bulunmuştur. Dahası süreli yayınları her gün titizlikle incelemekte olan basın savcılarının görevini de üstlenmeye kalkmıştır.

İzmir 2. No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurumu Başkanlığı aldığı skandal kararda Yeni Asya Gazetesi’nin;

- Devleti ve devletin kurumlarını küçük düşürücü haber ve yorumlara yer verdiği,

- Hükümlü ve tutukluları eyleme yöneltecek tarzda haber ve yorumlara yer verildiği, Sübliminal (bilinçaltı) mesajlar verildiği,

- Devletin kanunları ve mevzuatının hiçe sayılarak alternatif bir anlayış dikte ettirmeye yönelik çaba sergilendiği,

- Bediüzzaman Said Nursî’nin görüş ve düşüncelerinin devletin mevcut eğitim politikaları ve programına alternatif olarak sunulduğu,

- Cemaat ve tarikatların sahiplenilmesi ve daha da güçlendirilmesi yönünde propaganda yapıldığı,

- Devletin ve hükümetin uyguladığı siyaset, ekonomi, hukuk, eğitim ve dış politika uygulamalarına karşı bireyleri ve halkı yanlış yönlendirmek ve devlete bağlılıktan uzaklaştırmak amacı güdüldüğü,

İddialarına yer verilmiştir.

İzmir 2. No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurumu Başkanlığı aldığı bu skandal karara Yeni Asya Gazetesi’nin muhtelif sayılarında yayınlanan farklı yazarlara ait aşağıda belirtilen başlıklı yazılar dayanak gösterilmiştir:

“İnsanî Özgürlük’te Türkiye’nin Hali”,

“Eğitim’de Bediüzzaman Modeli 1”

“Eğitim Yoluyla Kaybolan Nesiller”

“Eğitim’de Bediüzzaman Modeli 2”

“Seçim Öncesi Yine Anayasayı İhlâl”

“Eğitim’de Bediüzzaman Modeli 3”

“İhiyaç da Hizmet de Bitmemiştir”

“Gerçek Gündem Poşete Konuldu”

“Eğitim’de Bediüzzaman Modeli 4”

“Bediüzzaman Said Nursî İki Cihan Saadetine Giden Yol”

“Eğitim’de Bediüzzaman Modeli 5”

“Yargıya Güven Azalıyor”

“Eğitim’de Bediüzzaman Modeli 6”

“Özgün Proje Medresetüzzehra”

“Korku Fırtınası, Hürriyet Aşkıyla Aşılır”

“Eğitim’de Bediüzzaman Modeli 7”

“Otoriterleşme Türkiye’den Göç Ettiriyor”

“Ne Yani Menderes De Mi Değil”

“Muzaffer Olmanın İnce Sırları”

Yazı başlıklarında da kolaylıkla anlaşılacağı üzere asıl olarak Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur Külliyatı’ndan derlenerek hazırlanan “Eğitim’de Bediüzzaman Modeli” başlıklı yazı serisi ve Bediüzzaman Said Nursî’nin alternatif ve özgün bir üniversite modeli Medresetüzzehra Projesi haksız ve hukuksuz karara dayanak yapılmıştır.

Yeni Asya’yı Türk basınında diğer gazetelerden farklı kılan en önemli husus Risale-i Nur’un ve hizmetlerinin neşir organı olmasıdır. Söz konusu Risale-i Nur hizmetleri olduğunda Yeni Asya’nın da Risale-i Nur’un her alandaki hizmet prensiplerini şiar edinerek yayın hayatını sürdürme gayretinden başka bir gündemi olamaz. Müsbet hareket, iman kardeşliği, şefkat, merhamet, muhabbet, uhuvvet, ahlâk, fazilet, tesanüd, ittihad ve ittifak Yeni Asya’nın beşeri ve sosyal ilişkilerdeki temel kavramlarıdır. Adalet, hürriyet, meşveret, hukukun üstünlüğü, çoğulculuk Yeni Asya’nın hür ve demokratik bir zemin için pusulasıdır.

Risale-i Nur Külliyatı’na dahil eserlerin yasak kitap kapsamında olmadığı kuşkusuzdur. Nitekim iki yıl önce İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi Eğitim Kurulu Başkanlığı tarafından Bediüzzaman Said Nursî’ye ait eserlerin ‘FETÖ/PDY’ye kaynaklık ettiği, kurum güvenliğini tehlikeye sokarak gruplaşmaya sebep olacak telkin ve tavsiyeler ihtiva ettiği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik niteliğinde olduğu, Kur’ân-ı Kerîm dışında Said Nursî öğretisi aşılanmaya çalışıldığı iddia edilmiş ise de bu iddianın gerçek olmadığı Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla teyid edilmişti. İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi Eğitim Kurulu’nun kararı başta Cumhurbaşkanlığı katında olmak üzere hükümet çevrelerinde ve kamuoyu tarafından da tepkiyle karşılanmıştı.

Bu kez de aynı asılsız ve haksız iddia ve ithamların İzmir 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi Eğitim Kurulu’nun kararı ile Yeni Asya Gazetesi’nde yayınlanan ve Risale-i Nur Külliyatı’ndan derlenen yazılar gerekçe gösterilerek tekrar gündeme getirilmesi iyi niyetle bağdaştırılması mümkün olmayan ve açık bir biçimde suç teşkil eden bir tutumdur.

T. C. Adalet Bakanlığı’na bağlı bir kurumun aldığı kararda ortaya koyduğu yaklaşım anayasanın açık hükümlerinin ihlâli ve yok sayılması hükmündedir ve açık bir biçimde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ihlâl etmek hükmündedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 28. maddesi basın hürriyetini esas almış, basının hür olduğu ve sansür edilemeyeceği ilkesini vazetmekle yetinmeyerek Devlete, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri almakla yükümlü kılmıştır. Bu kapsamda Anayasa Devlete, halkın kitle iletişim araçları ile haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koymasını yasaklamış ve açıkça devleti ve hükümeti bundan men etmiştir.

Farklı düşünce ve kanaatler suç teşkil etmediği gibi, kamu vicdanının ve kanaatinin sağlıklı bir biçimde oluşmasını sağlamak üzere Anayasa devleti bu düşünce ve kanaatlere halkın erişimine herhangi bir sınırlama getirilmemesini sağlamakla yükümlü kılmıştır.

Anayasa uyarınca her bir vatandaş, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Anayasamız kimsenin farklı düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağını amirdir. Keza anayasamız dileyen herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunu da anayasanın teminatı altında olan bir hak olarak düzenlemiştir.

Yeni Asya Gazetesi’nde Risale-i Nur Külliyatı’ndan derlenen yazı ve yorumların suç gibi değerlendirilmesi kabul edilemez. Yeni Asya Gazetesi Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur Külliyatı adı altında toplanan ve Kur’ân-ı Kerîm’in her asrı kuşatan ilâhî hükümlerinin asrımıza bakan veçhesini izah eden Kur’ân tefsirinden derlediği, insanlık, İslâm âlemi ve ülkemizin karşı karşıya bulunduğu problemlerin çözümü için önerilerde bulunmasından neden rahatsızlık duyulur?

Ülkeyi, yönetmekte olan siyasî kadroların uygulamakta olduğu politikaların eleştirilmesi ve bu politikaların doğurduğu olumsuzlukların eleştirilmesi ve alternatif çözümlerin kamuoyu ile paylaşılması bir gazete için hak olmaktan öte en temel varlık sebebidir. Anayasa ‘basın hürdür, sansür edilemez’ derken elbette ki, basının bu temel fonksiyonunu anayasal bir güvence altına almayı hedeflemiştir.

İzmir 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi Eğitim Kurulu’nun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerin teminatı altındaki basın hürriyeti, fikir ve düşünce hürriyetini ortadan kaldırmaya cür’et etmesi açık bir biçimde anayasanın ihlâl edilmesi sonucunu doğurmaktadır.

Her gün düzenli olarak yetkili basın savcılığı tarafından takip edilen ve her satırı tetkik edilen ve herhangi bir suç unsuru içermediği için haklarında herhangi bir adlî soruşturma başlatılmamış yazıların “Bediüzzaman Said Nursî’nin görüş ve düşüncelerinin devletin mevcut eğitim politikaları ve programına alternatif olarak sunulduğu” ileri sürülerek tutuklu bile olsa halkın bir kısmının haber alma hakkının kısıtlanması cihetine gidilemez.

İzmir 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi Eğitim Kurulu, adına söz söyleme hakkını kendinde gördüğü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uygulamalarını yok varsayarak adeta Devlete de meydan okuduğunun farkında değildir. Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Risale-i Nur Külliyatı’nın korunması gerekli kültür değerleri arasında yer alması gerektiği sonucuna varmış ve bu hususta bir Bakanlar Kurulu Kararnamesi yayınlanmıştı. Yeni Asya Gazetesi olarak Risale-i Nur Külliyatı’nın korunması, asliyetinin ve orijinalliğinin muhafaza edilmesi noktasında atılacak adımlara destek vermekle birlikte, devlet tekeli oluşturacak bir anlayışa karşı çıkmıştık.

Devlet, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla, Bediüzzaman Said Nursî’nin görüş ve düşüncelerinin halka ulaştırılmasını sağlamak istemiş ve bu amaçla Risale-i Nur Külliyatı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından resmî olarak yayınlanmış ve bütün Müftülüklere gönderilmiştir. Adalet Bakanlığı yetkililerinin ve elbette ki Sayın Adalet Bakanı’nın bu yaman çelişkiyi ortadan kaldırması beklenir.

Yeni Asya Gazetesi elli yılı bulan yayın hayatında, hiç kimseyi ve hiçbir devlet kurumunu tezyif etmemiş, kişilik haklarına saldırmamış, hakarette bulunmamış, herhangi bir suç veya suçluyu övmemiş, kimseyi meşrû olmayan bir tutum ve eyleme teşvik etmemiş, hiçbir terör örgütüne sempati ile bakmamış, daima müsbet hareket etmeyi şiar edinmiştir. Hukukun üstünlüğüne, insan haysiyetinin dokunulmazlığına, insan haklarının her şartta gözetilmesine, adil yargılanma şartlarının herkes yönünden sağlanmasına, yargı bağımsızlığına ve yargının tarafsızlığına her dönemde özel bir önem atfetmiş ve sürekli gündemde tutmuştur.

12 Eylül Darbesi’ne ilk günden itibaren karşı çıkmış, bu dönemin hukuksuzluklarına daima tepki göstermiş, haksızlıkları kamuoyu ile paylaşmış, 12 Eylül Darbecilerinin silâh zoruyla dayattığı anayasaya karşı çıkma yürekliliğini göstermiştir. Bu uğurda yıllarca kapatılmayı göze almış, ancak hakperest tutumundan geri adım atmamıştır. Ve bunu bir avuç insanla birlikte gerçekleştirmiştir. 

Bugün herkes 12 Eylül Darbesi’ne verdikleri destekle utançla başlarını yere eğerken, Yeni Asya Gazetesi hukuk eksenli bu mücadelesinden ötürü başı dik vicdanı rahat olmanın huzurunu yaşamakta ve şerefini taşımaktadır.

Meş’um 28 Şubat sürecinde hukuksuzlukların bütün ülkeyi kapsadığı günlerde yine Yeni Asya, her yazarı ve her satırı ile haksızlıkların ve hukuksuzluğun karşısına dikilmişti. Bu dönemin muktedir paşalarına birileri haşa “müçtehid” payesi bahşederken, Yeni Asya Gazetesi mazlûm milyonların sesi ve umudu olmuştu.

Neredeyse her yazı ve haberinin Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde dâvâ konusu yapıldığı, yazarlarının günün yarısını Devlet Güvenlik Mahkemesi duruşma salonlarında geçirdiği günlerde de Yeni Asya Gazetesi meşrû ve seçilmiş hükümetin yanında yer almış, Demokratik değerleri savunmuş, insan haysiyetinin ve insan haklarının savunucusu olmuştu.

2008 yılında başlayan Balyoz ve Ergenekon dâvâları sürecinde de Yeni Asya, yargının araçsallaştırılmasına, tutuklama tedbirinin yaygın bir cezalandırma aracı kılınmasına, ilgili ilgisiz herkesin bu ithamla yaftalanarak tutuklanması ve cezalandırılmasına, insanî herhangi bir temasın bile örgüt üyeliğine delil olarak kullanılmasına, Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçların belirsizliğine ve öngörülemez olduğuna, yargının bir siyasî tasfiye aracı olarak kullanılmasına en güçlü bir biçimde karşı çıkmıştı. Devletin pek çok kurumunun, bugün ülkeyi yönetmekte olan siyasî kadroların, basının ve yargı erkinin çuvalladığı, açıkça hukuka aykırılıkları desteklediği ve teşvik ettiği zorlu bir dönemde bile Devletin, hükümetin ve yargının dayattığı anlayışa teslim olmamış herkes için hukukun üstünlüğünü, insan haysiyetinin dokunulmazlığını ve yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını savunmuştur. Bu dönem sona ererken maalesef Devlet erkânı ve yargı erkine, basın ve toplumun büyük bir bölümünün payına utanç, derin bir mahcubiyet, aldanma ve aldatılma hissi, hukuksuzluklara alet olma, bizzat hukuksuzlukları ifa etme düşerken, Yeni Asya’nın payına ise Hakk’ın hatırını yüksek bilmenin ve hiçbir hatıra feda etmemenin şerefi ve şükrü düşmüştür.

Yeni Asya bugün de farklı ve yeni bir şey söylememektedir. 1971’de, 1980’de, 28 Şubatta, Balyoz&Ergenekon sürecinde ne söylemiş ise aynı hakikatleri bir kez daha bıkmadan, usanmadan tekrar ifade etmektedir.

Dünün mağrurları, muktedirleri, bugünün mağrurları ve muktedirleri, kimsenin kimliğine bakmaksızın herkes için her dönemde, standartları yüksek bir demokrasi, hukukun üstünlüğü çerçevesinde yürütülen bir yönetim anlayışı, eşit vatandaşlık paydasında buluşma, lekelenmeme hakkına saygı çerçevesinde yürütülen adlî soruşturmalar ve kovuşturmalar, temel insan haklarının azamî derecede gözetildiği bir ülkenin vatandaşları olmaya duyulan özlem dile getirilmiştir.

Modern anlayışta cezaevlerine yüklenen temel fonksiyon hükümlülerin ıslah edilmeleri ve topluma kazandırılması faaliyetidir. Yeni Asya Gazetesi’nin elli yıllık geçmişi, ıslah edicilik noktasında vazgeçilmez ve etkili bir muhtevaya sahip olduğunu teyit etmektedir. Bu sebeple bırakın bedelini ödeyerek okumak isteyen tutuklu ve hükümlüleri bu iman, irfan ve müsbet hareket yollarını gösteren bu kaynaktan mahrum etmeyi, Adalet Bakanlığı’nın binlerce nüsha gazeteyi alıp cezaevlerinde dağıtması ve mahkûmların ıslahı yönünde bu hazineden yararlanması beklenir.

Etiketler: risale-i nur
Okunma Sayısı: 74230
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    8.2.2019 14:00:27

    Zaman,felek öyle gösteriyor ki demok rasi,demokratlık,kamil manada hürri yet,topluma,toplumun her kesimi ne hakim olmadıkça,hangi idare gelir se gelsin dertler bltmeyecek.Sıkıntılar sü rüp gidecektir.Bu konu eğitim,fakir lik ve ihtilafla da yakından ilgilidir.İmti han dünyasıdır.İmtihan sebepleri ayrı ayrıdır.Dünya durdukça bu böyle olur. Ne zaman ki kafa ve gönüllerimiz ay dınlandı,fakirlikten kurtulduk,ihtilaf düşmanı yakamızı bırakıp,ittifak ettik o zaman sorunlarımız büyük oranda çözülmüş olur,huzur ve sükune kavu şuruz. Bu makamda hatırıma Hürriyet şairi Namık Kemalin şu beyti geldi. " Felek bütün esbab-ı cefasın toplasın gelsin,kahpeyim dönersem millet yo lunda bir azimetten. " İstediğimiz emir ve arzuların meyadana gelmesine,ale min mahiyeti,feleğin kanunu,zamanın karakteri müsait olmadığı gibi,demek hikmet-i ilahide razı değiller ki izin ve rilmiyor...İnsanların yüzde doksanının nefsine mağlup olduğu dehşetli bir za man diliminde yaşadığımızı da göz ardı etmeyelim.

  • YAHYA YILDIZ

    8.2.2019 10:38:41

    Dilleri ile Vatan, İman, Kuran diyen bunca kimselerin halihazırda yapılan hak ve hukuksuzlukları görmemezlikten gelmeleri çok acı bir talihsizlik, taraftarlık ve basiretsizlik olmasının yanısıra, Hakkı ve hakikatı hiç bir hatıra feda etmeden savunan, demokrasiyi, insan haklarını ve adaleti herkes için dillendiren Yeni ASYA gazetemizi ve değerli ve kıymetli yazar kadrosunu canı gönülden tebrik ediyorum. Bu gerçekleri bu yazısıyla da tekrar hatırlatıp gündeme taşıyan muhterem Avukat Kadir Beyi de kalbi sevgi ve muhabbetlerimi arzederim.

  • Toygar

    8.2.2019 10:18:50

    Sağını solundan tefrik edemeyen, fayda ile zararın mukayesesini yapmaktan aciz birtakım beşer görünümlü müsveddeler, hâlâ daha böyle hadsizliklere tevessül etmekten geri durmuyorlar. Biz de hak ve hakikati haykırmaktan geri durmayacağız! Tâ Kıyamete Kadar ;)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı