"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tunus’ta dönüşüm

Kadir AKBAŞ
04 Ekim 2018, Perşembe 01:20
Tunus uzun sayılabilecek bir süre Osmanlı Devleti’nin bir parçası olmuş.

Osmanlı’nın zayıfladığı dönemde Fransa’nın sömürgesi haline gelmiş, 1956’da bağımsızlığını kazanmış bir İslâm beldesi. 

Tunus uzun yıllar ilk devlet başkanı Habib Burgiba tarafından atılan otoriter, tek parti sistemiyle yöneltildi. Burgiba’nın 1987’de kansız bir devrimle koltuğunu kaybetmesi sonrası yerine Zeynel Abidin bin Ali, ülkenin yeni devlet başkanı oldu. Bin Ali döneminde, insan hakları ihlâlleri arttı. Din ve inanç hürriyetinin kullanılmasını oldukça sınırlayan, dini kişilerin özel hayatına hasreden, dinin sosyal hayatta her türlü görünümünü adeta yasaklayan uygulamalar daha da sertleşti. Hiçbir konuda demokratik gelişim sağlanamadı. Ülke kaynaklarının diktatör Zeynel Abidin bin Ali’nın sınır tanımayan harcamaları için sarf edilmesi, ailesi ve belirli gruplara sağlanan imtiyazlar sonucunda Tunus, endişe ve korkunun hâkim olduğu bir ülke haline geldi. 

Tunus’un böylesi zor bir dönemden geçtiği yıllarda eşimle birlikte, on beş yıl önce gitmiştik. Mağrip ülkelerinde camilerin turistik bir yer olarak algılanmaları ve gezilmek istenmesine genel olarak pek hoş bakılmıyor. Ancak bu Tunus’ta başka bir anlama bürünmüştü. Tur programına göre Kayravan şehrinde Afrika’da ilk inşa edilmiş cami olan ve Ukbe bin Nâfi tarafından yaptırılmış Okba Camii ziyaret edilecekti. Oldukça geniş bir alanı kaplayan cami kapalıydı. Caminin etrafındaki binaların teraslarına çıkarak cami hakkında bilgi sahibi olabilmiştik. Ülkede bulunduğumuz süre içerisinde açık hiçbir cami görmemiştik neredeyse. 

Kayravan şehrinden çıkarken bir lisenin dağılma saatine denk gelmiştik. Öğrencilerin büyük bir kısmı tesettürlü idi. Şehirde hangi esnafın işyerine girdiysek Kur’ân okurken buluyorduk. Tunus o dönem zıtlıklar ülkesiydi. Arapça’nın resmî dil olmasına rağmen günlük hayatta ağırlıklı olarak Fransızca kullanılmaktaydı. Sokaklarda tesettürlü kadınlara, açık bir camiye rastlamak mümkün değildi. Turistlerin tamamına yakını Batılılardı. 

On beş yıl aradan sonra Eylül ayında kızımla birlikte yeniden Tunus’a gitmek nasip oldu. İlk dikkat çeken şey artık Arapça’nın günlük hayatta daha fazla kullanılması ve görünür olması. İnsanlar konuşmaya ve fikirlerini paylaşmaya daha istekli. Camiler açık, temiz ve bakımlı. Başşehir Tunis’te ilk gidişimizde ancak avlusuna girebildiğimiz tarihî Zeytuniye Camii’nin avlusunda namaz sonrası zikir ve sohbet gruplarına rastladık. Kısa bir süre zikir halkasına dahil oldum. Otellerde kalanların yarısı diğer Müslüman ülkelerden. Ancak yönetim değişikliği sonrası Türkiye’den giden turist oldukça azalmış. Geçmiş yıllarda bir plajda gerçekleşen IŞİD saldırısı sonrası Batılı turistlerin sayısında da ciddî bir azalma olmuş. Kapalı ve çürümeye terk edilmiş pek çok otel gördük. 

Siyasî ve ekonomik refahın uzun yıllar sağlanamadığı Tunus’ta Aralık 2010’da, seyyar satıcı Muhammed Buaziz’in yetkililerin tezgâhına el koyması ve gördüğü kötü muameleyi protesto etmek için kendini yakmış ve vefat etmişti. Bu olay uzun yıllardır yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik ve enflasyonla boğuşan milyonlarca Tunusluyu harekete geçirmiş, bu süreç diktatör Bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de ülkeyi terk etmesi ile sonuçlanmış ve Tunus’ta yeni bir dönem başlamıştı. Tunus’un köklü partisi Ennahda ve partinin lideri lideri Raşid el Gannuşi bu zor dönemde “müsbet hareket”in müşahhas örneklerini vererek İslâm Dünyasına örnek oldular. Ennahda bütün kültürel ve dinî faaliyetlerini sonlandırıp yalnızca siyasete odaklanacağını açıklamıştı. Raşid el Gannuşi; hiçbir siyasî parti dini temsil ettiğini iddia edemez/etmemeli ve dinî alan bağımsız ve tarafsız kurumlar tarafından idare edilmeli. Basitçe, din siyasî alanın dışında tutulmalı. Biz camilerin insanların bir araya geleceği yerler olmasını istiyoruz, ayrışma alanları olmalarını değil temennisinde bulundu. 

Ne acı ki biz bugün Türkiye’de dini temsil ettiğini iddia eden bir siyasî partinin, camileri ayrışma alanları haline getirmesine mani olmaya, bunun yol açacağı tahribatı anlatmaya çalışıyoruz. Tunus, Türk vatandaşlarına vize uygulamayan, ulaşım ve konaklama bedellerinin Türkiye’ye nazaran ucuz olduğu bir ülke. Arap, Berberi, Fransız kültürünün iç içe geçtiği tarihî, tabiî güzellikleri ve denizi ile farklı ve güzel bir Osmanlı yadigârı, Tunuslu Hayreddin Paşa’nın memleketi.

Okunma Sayısı: 2316
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı