DP’nin 1947’deki Hürriyet Misakının 75. yıldönümü, Millet İttifakının ülkeyi tek adam rejiminden çıkarıp demokrasi ve hukuka dönüş iradesini yansıtan bir Demokrasi Misakını deklare etmesi için son derece uygun bir tarihti.
DP, 7 Ocak’ta düzenlediği programla Genel Başkan Uysal’ın ağzından bu istikamette önemli mesajlar verdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti lideri Akşener’in video mesajları da bunları bütünleyip teyid ve tahkim etti.
Hürriyet Misakında dile getirilen demokrasi talebini güncelleyerek bugüne taşıyan bu etkinlik elbette ki tebrik ve takdire şayan.
Ama parlamenter sisteme dönüş için ortak çalışma yapan 6 partinin tamamının iştirak ettiği bir formatta yapılsaydı çok daha anlamlı ve isabetli olur ve çok ses getirirdi.
“Geçmiş olsun” deyip Allah’tan hayırlı şifalar dilediğimiz SP lideri Karamollaoğlu’nun koronaya yakalanması bu açıdan talihsizlikti.
DEVA ve GP’nin programdaki yokluğu da.
Evet, bu iki parti henüz Millet İttifakına dahil değil, ama parlamenter sistem çalışmalarına ve partiler arası ikili ziyaret trafiğine aktif şekilde katılıyorlar. DP’nin 7 Ocak programında da bir şekilde görünmeleri gerekirdi.
Hürriyet Misakı sadece DP’nin konusu olmadığı gibi, 2022 Türkiye’sinin şiddetle ihtiyaç duyduğu ve beklediği Demokrasi Misakı da tek bir partinin değil, demokrasi için ortak mücadele veren herkesin konusu olmalı.
Bu mesajı vermek için en uygun tarihlerden biri olan 7-10 Ocak fırsatı maalesef kaçtı.
Ve liderlerin ortak açıklaması da gecikiyor.
Oysa 6 parti temsilcilerinin katılımıyla yapılan çalışmaların geçen ay tamamlandığı ve raporun liderlere sunulması aşamasına gelindiği belirtilmişti ve yıl sonunda liderler tarafından birlikte açıklanması bekleniyordu.
Gördüğümüz kadarıyla SP liderinin rahatsızlığı dışında bu gecikmenin mazereti yok.
Şayet “armudun sapı, üzümün çöpü” kabilinden bahanelerle işin gecikmesine sebebiyet verenler varsa, bunu izah edemezler.
Evet, ikili ziyaret ve programlar yapılıyor, ama artık bunlar yetmez. Toplu açıklama bir an önce yapılmalı ki, beklentiler yerini bulsun.
Erken seçim için işi Eylül’e, Ekim’e bırakan beyanlar da doğru değil. Ülkenin gecikmeye artık tahammülü yok. Muhalefetin de. Geciken ve geciktiren, evvelâ kendisi kaybeder.