Son dönemde siyaset gündeminde çok seslendirilen ve toplumda da mâkes bulup kabul gören erken seçim talebi için iktidar çevreleri o malûm nakaratı tekrarlıyorlar:
“Halkın gündemi seçim değil, geçim.”
Ama bu söylemin de neticede varacağı yer seçim. Çünkü bir geçim probleminin var olduğunu, böyle diyenler de kabul ediyorlar.
TÜİK’in verileriyle bile ekonomik durum ve gidişatın hiç de iç açıcı olmadığı ortada. Hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik almış başını gidiyor. Gelirler azalırken masraflar habire artıyor.
Siftahsız kepenk indiren, kirasını ve faturalarını dahi ödeyemeyen esnaf kan ağlıyor.
Sürekli pahalanan girdi maliyetlerinin ve ithalât kolaycılığının bunalttığı çiftçi, masrafını bile karşılayamaz hale geldiği ekimden vazgeçiyor ve tarım ülkesinde tarım çöküyor.
Kâbus gibi çöken işsizlik, üniversite bitirenler başta olmak üzere gençleri bunaltıyor.
“Cazip” kredi tuzaklarıyla borç batağına sokulan milyonlarca insan ve aile, içine sürüklendikleri çıkmazda debelenip duruyor.
Zaten var olan kriz, salgınla daha da derinleşiyor. İktidarın tutarsız “tedbir”leri memleketin tamamını kırmızıya boyarken, “destek” diye açıklanan paketler de derde deva, sadra şifa olmuyor. Dahası, asıl destek yine yandaşlara. Krizin vurduğu milyonlara hayrı yok.
İşin tuhafı, tepedeki isim bu vaziyeti “görmüyor.” Ve “Bazı dostlar yanıma geldi; ‘Dükkânlar, şirketler kapanıyor’ diyor. Kapanan falan yok” lafıyla da bunu açığa vuruyor.
Üstelik Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığından gelen “Kapanan şirket sayısı yüzde 43.6 arttı” açıklamasına rağmen...
“Geçim”i bu hale getiren sebep belli: 19 yıldır ülkeyi yöneten bu iktidarın politikaları.
Özellikle de “Türkiye’yi uçuracak” propagandaları ile dayatılan tek adam rejimine geçildikten sonra zirve yapan kayırmacı, ayrımcı, israfçı ve halka yansıyan boyutlarıyla son derece beceriksiz ve başarısız politikalar.
Halka yansıyan en yakıcı sonuç ise giderek daha da zorlayıcı hale gelen geçim sıkıntısı.
Peki, bu durumdan nasıl çıkılır? Geçim darlığına yol açan politikaların sorumlusu olan iktidarın devamıyla mı, yoksa onu değiştirip yerine yeni bir iktidar kadrosu getirerek mi?
Yapamayan gider; “Yaparım” diyen gelir.
Uzun lafın kısası: Geçim için de seçim şart.