AKP’nin 20 senelik iktidar serencamında kazandığı seçim “başarı”larının önemli sebeplerinden biri Erdoğan’ın halk nezdindeki “karizma” ve popülaritesi olarak gösteriliyordu.
“Erdoğan’ın oyu partisinin oyundan şu kadar fazla” sözü her fırsatta tekrarlanıyordu.
Aynı şekilde partinin sıkıntıya girdiği ve puan kaybettiği dönemlerde “Erdoğan devreye girip sahaya inerse işi toparlar” sözü de.
Birçok kişinin şahsa duyduğu sempati ve bağlılık muhabbetin gözü kör ettiği noktaya vardırılınca bu sözlerde ifade edilen husus tahakkuk etti. Ve bugünlere böyle gelindi.
Peki, gelinen noktada vaziyet ne?
Görünen o ki, bilhassa tek adam rejimine geçilip, bunun her alanda yol açtığı sonuçlar herkes tarafından görülünce durum değişti.
Hukuk ve demokrasiden uzaklaşmanın doğurduğu olumsuzluklar, bunlardan direkt etkilenmeyenlerin pek umurunda olmadı.
Ama ne zaman ki, antidemokratik, hukuk dışı, denetimsiz ve sorumsuz uygulamalar ekonomiyi de vurmaya başladı ve bunların enflasyon, işsizlik, zamlar, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı şeklindeki sonuçları geniş kitleler tarafından hissedilir hale geldi; ondan sonra toplumun yaklaşımı sür’atle değişti.
Keza partili cumhurbaşkanı kimliğiyle kullanılan itici, dışlayıcı, ayrıştırıcı, kamplaştırıcı söylemler ve nefret dili kabul ve tasvip görmedi; tam tersine yadırgandı ve tepki topladı.
Aynı şekilde, milyonlar sıkıntı içinde kıvranırken Sarayda lüks ve israfın devam etmesi ve böyle bir tabloda toplum gerçeklerinden iyice uzaklaşılıp kopulduğunu ele veren uçuk beyanlar, tepkileri daha da güçlendirdi.
Sonuçta “milletin adamı” sloganlarıyla oraya çıkan Erdoğan’ın, Saray ve tek adam rejimiyle birlikte, yıllarca birlikte yürüdüğü en yakın arkadaşları dahil, milletten ve ülke gerçeklerinden koptuğu bir tablo ortaya çıktı.
Son dönemdeki anketlerin Erdoğan’ı sürekli inişte gösteren sonuçları ve önce 15 Temmuz’daki Saraçhane, sonra Eyüp’teki açılışla Kayseri mitinglerine katılımların çok düşük olması, bu tablonun ibretli tezahürleri oldu.
Evet, her kemalin bir zevali, her çıkışın bir inişi var. Göründüğü kadarıyla bu kuralın Erdoğan ve iktidarı için de geçerliliğini gösterme ve “Kendim ettim, kendim buldum” gerçeğinin bir defa daha tahakkukunun zamanı geldi.