Millet İttifakı’nın Mayıs seçimlerinde umulan neticeyi alamamasının en önemli sebeplerinden biri, ittifakın önde gelen ortaklarından İYİ Parti’nin Mart ayı başındaki masadan ayrılma girişimiydi. Kamuoyunun ve parti tabanının yoğun tepkisi sebebiyle bu rest fazla sürdürülemedi ve masaya geri dönüldü, ama ağır bir hasar bıraktı. Masadaki diğer ortakların o süreçteki başarılı ve olgun kriz yönetimine rağmen, bu çıkışın seçmende yol açtığı güven sarsılmasının onarılamadığı, seçim sonuçlarıyla görüldü.
Ne var ki, İYİ Parti seçimden sonra aynı tavrını daha da tırmandırarak devam ettirdi. Ve bu durum, ittifakın devamından yana olan parti önde gelenlerini birer birer yolunu ayırmak mecburiyetinde bıraktı. Ahat Andican, Hasan Subaşı, Aydın Sezgin, Durmuş Yılmaz ve Bahadır Erdem gibi.
Subaşı “İYİ Parti’yi merkez siyaset iddiası ve muhalif duruşu güçlendiriyor, aksine kuşku doğuracak eylem ve söylemleri zayıflatıyordu. Masadan kalktığındaki oy kaybı bunun belirgin göstergesiydi. Bugün de o günlerde yaşanan savrulmanın benzeri yaşanıyor. Muhalif bir partinin, iktidar nasılsa kazandı ve güçlendi, artık onunla uğraşmak yerine muhalefetin yolunu keselim, hatta onun yerine geçelim gibi bir düşüncesi varsa doğru değildir” diyerek partiden istifa etti.
Millet İttifakı’nın mutabakat metinlerinin hazırlanmasında büyük emeği olan ve seçim öncesi masadan kalkma atraksiyonuna karşı çıkan Bahadır Erdem de “2024 yerel seçimlerinde aday çıkarma kapsamına tüm illerin alınması ısrarı maalesef İstanbul ve Ankara’nın muhalefette kalmasını riske atıyor ve hukuk tanımaz AKP rejimi için yeni fırsatlar doğuruyor. Hedefi 20 yıldır devam eden bu iktidarı değiştirmek olan, ülkemizde yeniden demokrasi ve hukuk devletinin sağlanmasını amaçlayan bir siyasetçi, bir hoca ve bir hukukçu olarak mevcut kazanımların riske atılmasını kabul etmem mümkün değil” diyerek istifasını açıkladı.
Partiden ayrıldığını duyuran Durmuş Yılmaz da “İYİ Parti kurulurken varmak istediğimiz amaçlarla ilgili tüm beklentilerim sıfırlandı. Türkiye’de yeni bir sayfa açacaktık. Hesap verebilir, şeffaf olacaktık. Hukukun dışına çıkmayacaktık. Türkiye’deki herkesin, dağdaki çobanın da hakkını hukukunu koruyacaktık, olmadı. Tam tersi oldu, herşey çöktü” dedi.
Görünen o ki, “pusulayı şaşıran” İYİ Parti’deki bu erozyon ve erime devam edecek. Peki, güç ve menfaat ekseninde siyaset yapanlar, geçen günlerde AKP rozetini takan vekil gibi o istikamete dümen kırarken prensip temelli bir duruş sahibi olanlar ne yapacak?
Temennimiz, demokrasi ve adalet ortak paydasındaki birlikteliklerini, sağlam ve güvenilir bir adreste devam ettirmeleri.