Güngören Belediyesinde Başkan Yardımcısının, kendisi geçerken ayağa kalkmayan şoförü ceza olarak tuvalet kapısı önünde dört saat oturtup her geçişinde ayağa kalkarak selâmlatmakla cezalandırmasına yönelik tepkiler, AKP’nin son seçimlerde çok dillendirilen kronik sorununu yine gündeme taşıdı.
İktidar medyasında da öfkeli yorumlara konu olan ve dahası bizzat parti Genel Başkanını “Halkın gönlünü kıranın biz de kalemini kırarız” demek zorunda bırakan skandal, o kişinin görevden alınmasıyla şimdilik sonuçlandı; ama görünen o ki, iş kapanmış değil, kolay kolay kapanacağa da benzemiyor.
Çünkü 31 Mart seçiminde de, öncesinde de parti çevrelerinde en çok şikâyet edilen hususlar, belediye kadrolarındaki kibir, iyice koptuğu halka tepeden bakma, israf, kayırmacılık, suiistimal, yolsuzluk gibi hallerdi.
Genel Başkan birçok konuşmasında bu konulara girme ve sık sık son derece ağır ifadelerle ikazlarda bulunma ihtiyacı duydu.
Metal yorgunluğundan yakınırken kast ettiği şeyler arasında herhalde bunlar da vardı.
Dahası, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı önemli merkezlerde başkanları değiştirdi. Buna rağmen yine sonuç alamadı.
Göründüğü kadarıyla Güngören skandalı, yılların getirdiği bir birikimin patlaması.
Ama bu kişinin azledilmiş olması iktidar cenahındaki tepkileri yatıştırabilmiş değil.
İktidar medyasında “Daha bunun gibi bir dolu kibir âbidesi var, hem yerel yönetimlerde, hem bakanlıklarda, hem bürokraside, hem de diğer alanlarda” şeklinde yine çok öfkeli yorumlar yapılmaya devam ediliyor.
Bu durum, iktidar kadroları içinde alttan alta iyice kızışan çekişmenin yeni bir boyut kazandığını da gösteriyor. Bu, hep mutad olduğu üzere skandalı şunun veya bunun oyunu ve kumpası olarak takdim etme yoluna artık tevessül edilmeyişinden de belli.
Erdoğan’ın Gül, Davutoğlu, Babacan ve Şimşek gibi isimleri açıktan hedef alması ve Davutoğlu’nun aynı sertlikteki cevabı ile iyice gerilen ortamda, gerek yerel yönetimlerdeki çatışmalar, gerekse Saray kabinesi ile iktidar partisi arasındaki kopukluğun su yüzüne çıkardığı krizler, siyasî süreci ciddî şekilde etkileyecek gibi.
Bu etkinin sonuçları ise, son anketlerle ölçülen oy oranlarındaki düşüşte görülüyor.