Suriye’de dokuzuncu yılını tamamlamak üzere olan iç savaş İdlib’de yoğunlaşırken, rejimin burayı da Rus desteğiyle geri alma noktasında hayli ciddî mesafe aldığı bir aşamada Mehmetçikle Suriye ordusunun yine karşı karşıya gelmesi yürekleri ağızlara getirdi.
Yedi askerimizle bir sivil görevlimizin rejim ordusu tarafından açılan topçu atışında şehit olması ve yaptığımız misillemede karşı tarafa da epeyce zayiat verdirdiğimizin açıklanması, “Bir türlü bit(iril)meyen iç savaş, şimdi de Türkiye-Suriye savaşına mı dönüşüyor?” tedirginliğini gündeme taşıdı.
Suriye yönetimi ile aramızda tamponluk yapan Rusya, “Türkiye atış bölgesinde operasyon yapacağını bildirmediği için, rejim güçleri orayı, Türk askerleri bulunduğunu bilmeden vurdu” dedi, ama Ankara bunu yalanladı.
Bakalım, bu karşılıklı atışlarla gerilen ortam yatışacak mı, yoksa daha da tırmanacak mı?
Görünen o ki, Şam, iç savaş sürecinde direnişçi örgütlerin kontrolüne girip elinden çıkan bölgelerde hâkimiyetini yeniden tesis ettikçe, Türkiye’nin oralardaki askerî varlığı daha fazla sorgulanır hale gelecek.
Ankara’nın asker gönderme gerekçesi terörle mücadele etmek ve bir terör koridoru oluşturulmasına meydan vermemek.
Daha doğrusu son gerekçesi bu.
Öncesinde Esad’ı devirmek için muhalif örgütlere destek vermiş, hattâ “alternatif bir ordu” oluşturulmasına önayak olmuştu.
ABD’yi çağırma gerekçesi de buydu.
Ama ABD ortaklarıyla birlikte gelip petrol bölgeleri başta olmak üzere stratejik alanlara çöktü ve partner olarak belirlediği YPG’ye, Ankara’nın “Bunlar terörist” itirazına aldırmadan, güçlü ve ısrarlı bir destek verdi. Esad’ı devirme gibi bir gündemi de hiç olmadı.
Aynı şey Rusya için de geçerli. Dahası Esad Rus desteğiyle kendisini tahkim etti.
Şimdiye kadar kâh ABD, kâh Rusya ile yürüyerek gelen Ankara, gelinen noktada tam olarak arada ve yalnız kalmış vaziyette.
Direnişçi örgütlere vermeye devam ettiği desteğin izahını yapması da iyice zorlaştı.
Umarız, hele Trump-Netanyahu ikilisinin Kudüs’ü gasp ve Filistin’i tasfiye planını işleme koyduğu bir ortamda Türkiye-Suriye savaşı gibi bir abesiyete meydan verilmez.