Yine bir cuma günü gazetede işlerimi bitirmiş Fatih’e gitmek üzere servise binmiştim.
Her perşembe ya da cuma olduğu gibi Şükran ablaya uğradım. Şükran abla, Nurun Avukatı merhum Bekir Berk Ağabeyimizin eşi. Günlük gazetemizi haftalık takip eden bir okurumuz aslında. 50 yıl önce başlamış onun okurluğu. Sonra karşısına eşi çıkmış, onunla okumaya devam etmiş. Cidde’de yaşadığı dönem bile okumayı aksatmamış: “Bekir Bey ile beraber gazeteyi sırayla okurduk. Gazetemiz Cidde’ye kadar gelirdi. O yazılara bakardı bazılarını keserdi, ertesi gün radyo programında okurdu. Hastalanınca radyoya gidemiyordu, panoya iğnelediği yazıları başkasına okutuyordu.” Okuma eksenli bir hayat süren Şükran abla, okuduğu eserlere de ayrıca önem veriyor. Evvela Risale-i Nur’u okuyor. İmanı muhafaza etmek için okumamız lazım diyor. Peki istikamette nasıl kalacağız? “Hadiselerden etkilenmemek ve dosdoğru kalabilmek için de gazete şart. Gazete olmadan hizmet eksik kalır. İstikamette kalmak istiyorsak Nurlarla birlikte gazete de okuyacağız” diyor. Emek veren herkese de dua ediyor.
Onunla yaklaşık iki yıl önce karşılaştı yolumuz. İman hakikatlerinden konuşmuştuk. Geceleri hususi okumalar yapıyor, okumaya zaman ayrılması gerektiğinden bahsediyordu. “Risale-i Nur imanı kurtarıyor. Her şeyin başı iman, iman kurtulduğu an her şey düzelecek” diyor. Ayrıca günlük sosyal, siyasi olayları imani bakış açısıyla değerlendiren gazetemizi takip ediyor. Ama birkaç zamandır kapısına gazete gelemediği için, evden de pek çıkamadığı için okumaktan mahrum kaldığını söyledi. Biraz dert yandı. Benden gazete getirmemi istedi. Okuyan birine gazete götürmek benim için şerefti. O gün bu gündür getirmeye gayret ediyoruz elhamdülillah. Onun sevincini kapıyı her açtığında, gözlerindeki ışıkta görüyorum. Aslında çevremize baktığımızda bu gibi tablolarla karşılaşabiliriz. Hasta, ihtiyar olduğu için okumaktan mahrum kalanlar var. Gençlik ve sıhhatin şükrü olarak, ne dersiniz onlara el uzatmaya?
Şükran abla, eski zamanları anlatmaya başladı: “Önceden zor zamanlardan geçildi. Nurun postacıları vardı. Şimdi madem kapımıza gazete gelemiyor. O zaman gazete postacılığı da yapmak gerekir. Allah kabul etsin.” Evet, Risale-i Nur neşretmenin zor olduğu zamanlarda ağabeyler uzun yollar gider, nur hakikatlerini muhtaç olanlara ulaştırırlardı. Kendi malı gibi sahip çıkıp tanıtırlardı. Gazetemiz Yeni Asya da, Günlük lahika mektubu vazifesini görerek ve olaylara Risale-i Nur penceresiyle bakarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmayı bekliyor. Gazete dağıtımının olamadığı bu zamanda, fahri memur olarak üzerimize düşeni yapabiliriz.
Muhabbetli samimi sohbetin ardından haftada bir kez olarak anlaştık. Zaten toptan getirdiğimiz için hepsini ancak bir haftada bitiriyordu. Geldiğimde gazete hakkında konuşuyorduk. Gazeteye nasıl bakmamız gerektiğini söyledi: “Gazeteye siyasetten bahsediyor diye bakmayanlar var. Halbuki hayatın içindeyiz. Esas aldatım buradan geliyor. Ama işte o da lazım. Doğru şekilde islamiyeti yaşamak için bakmak zorundayız. Müslümanlar ittifak edebilse her şey düzelecek. Ama aldanıyoruz. Çünkü okumuyoruz. Ben her zaman derim Risale-i Nur’u gazete ile birlikte okuyun. Çünkü o size yön verir. Okuyan aldanmaz. İstikametten şaşmamak için gazeteyi de okumalıyız. Ben 50 yıldır gazeteyi takip ediyorum. Güncel olaylara nasıl bakılıyor Risale-i Nur penceresiyle nasıl yorumlanıyor inceliyorum. Kafama yatıyor. Çünkü hepsi haktan bahsediyor. Gazeteyi aldığımda İlk önce köşe yazılarına bakarım. Başlıklara göz gezdiriyorum. Sonra içerideki sayfalardan okuyamaya devam ediyorum. Yazılar olaylara bakışımı geliştiriyor. Kimi ciddi, kimi şakalı yazıyor. Ama hepsi hakikatten bahsediyor. Gençlik sayfasını da okuyorum. Ahiret sayfasını da ayrıca takip ediyorum. Allah emek verenlerden razı olsun.”
Sonra gazete hizmetini anlattı. Geçmişte nasıl başladığını ve şuan bazı grupların neden karşı durduğundan bahsetti. “Zübeyir abi zamanında ittihad vardı. Ayrılıklar yoktu. Muhalefet edilmiyordu. 8O’lerden sonra gazeteyi 365 gün kapattılar. Bunlar münafıkane planlar. Aldatmaca haller. Şuan ittifak etseydik demokratlar gelirdi. Sağa sola sapmadan okumak lazım. Ben gazeteden ayrılmayı hiç düşünmedim. Ayrılanlar hep okumayanlar oldu. Ben okuduğum için bırakmadım. Gazetede bir kere Lahikalar var. Risale-i Nur’dan parçalar var. Ben baktığım zaman çok seviniyorum. Gazetesiz hizmet de şu zamanda kısıtlı kalıyor. Hayata bakman gerekiyor. O zaman tarikatvari gidiliyor. İman zafiyete uğruyor. O yüzden sosyal hayattan kopmamak için nurlarla birlikte okumak lazım.”
Evet geçmişten günümüze okuma istikrarını kaybetmeyen nice insanlar var. Onlar gibi muhafaza olmak için daha çok okumak gerekiyor. Ve bir yağmur damlası gibi gittiğimiz her yere hakikatleri götürmeyi vazife bilmeliyiz. Nice istikametli yıllara.