"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ebeveynlerimiz ve Cennet

M. Fahri UTKAN
10 Eylül 2022, Cumartesi
Cuma hutbelerinden birinin konusu “Anne-Baba=Cennet vesilesi” idi hatırladığım kadarıyla.

İlk başta asr-ı saadette gerçekleşen bir olay şu şekilde anlatılmıştı: “Medine’ye bir genç gelmişti. Uzun ve meşakkatli bir yoldan geldiği belliydi. Doğruca Allah Resûlü (asm)’in yanına koştu ve “Anne babamı ardımdan ağlar halde bırakıp sana geldim Yâ Resûlallah!” dedi. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (asm) şöyle buyurdu: “Anne babanın yanına geri dön ve her ikisini de nasıl ağlattıysan öylece güldür!” (Ebû Dâvûd, Cihâd, 31.)

Kendilerini en çok iyilik yapmamız gereken ve gerçekten de hak eden kişiler anne babamızdır. Çünkü bu dünyaya gelme vesilemizlerdir. Zaman zaman gözyaşı, bazı zaman duayla bizleri bu günlere onlar getirdi, Allah’ın izniyle.

Onların ilgisi ve destekleriyle hayatta sevgiyi, şefkati ve merhameti, sabrın ve fedakârlığın nasıl olması gerektiğini onlardan öğrendik. 

İslamiyet’in emri mucibince onlara iyilik yapmak gerekiyor. Niçin mi?

Mesela bir ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. ‘Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster’ diyerek dua et.” (İsrâ, 17/23, 24.) demektedir.

Aynı konuda Hz. Peygamber (asm) de, şöyle buyuruyor: “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna, Rabbin öfkesi de, anne babanın öfkesine bağlıdır.” (Tirmizî, Birr, 3)

Bediüzzaman Said Nursi de bu konuda 21. Mektup adlı eserinde şöyle der: “Evet dünyada en yüksek hakikat, peder ve validelerin evlâdlarına karşı şefkatleridir. Ve en âlî hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukabil hürmet haklarıdır. Çünkü onlar, hayatlarını kemal-i lezzetle evlâdlarının hayatı için feda edip sarfediyorlar. Öyle ise, insaniyeti sukut etmemiş ve canavara inkılâb etmemiş herbir veled; o muhterem, sadık, fedakâr dostlara hâlisane hürmet ve samimane hizmet ve rızalarını tahsil ve kalblerini hoşnud etmektir.”

Dünya hayatında bahtiyar ahiret hayatında kurtuluş vesilesi olabilecek şekilde anne babanın hoşnutluğu için çalışmak gerektiğini yukardaki alıntılar açıkça göstermektedir. Bunun garantisini de sevgili Peygamber Efendimiz (asm)’in şu hadisinden çıkartabiliriz: “Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak en yüce kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık sana kalmıştır!” (Tirmizî, Birr, 3.)

Okunma Sayısı: 2306
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    10.9.2022 08:08:56

    "Hadîste vardır ki: "Hastaların duasını alınız, onların duası makbuldür." Bâhusus hasta, akrabadan olsa, hususan peder ve vâlide olsa, onlara hizmet mühim bir ibadettir, mühim bir sevabdır. Hastaların kalbini hoşnud etmek, teselli vermek, mühim bir sadaka hükmüne geçer. Bahtiyardır o evlâd ki; peder ve vâlidesinin hastalık zamanında, onların seriü't-teessür olan kalblerini memnun edip hayır dualarını alır. Evet hayat-ı içtimaiyede en muhterem bir hakikat olan peder ve vâlidesinin şefkatlerine mukabil, hastalıkları zamanında kemal-i hürmet ve şefkat-i ferzendane ile mukabele eden o iyi evlâdın vaziyetini ve insaniyetin ulviyetini gösteren o vefadar levhaya karşı, hattâ melaikeler dahi "Mâşâallah, Bârekellah" deyip alkışlıyorlar. Evet hastalık zamanında, hastalık elemini hiçe indirecek gayet hoş ve ferahlı, etrafında tezahür eden şefkatlerden ve acımak ve merhametlerden gelen lezzetler var." Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar - 214

  • S.topuz

    10.9.2022 08:05:43

    "İhtiyarlara bakmak ise; hem azîm sevab almakla beraber, o ihtiyarların ve bilhâssa peder ve vâlide ise, dualarını almak ve kalblerini hoşnud etmek ve vefakârane hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem âhiretin saadetine medar olduğu rivayat-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve vâlidesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled eğer ebeveynini rencide etse, azab-ı uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezasını gördüğü, çok vukuatla sabittir. Evet ihtiyarlara, masumlara, yalnız akrabasına bakmak değil; belki ehl-i iman (madem sırr-ı imanla uhuvvet-i hakikiye var) onlara rastgelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtaç olsa, ruh u canla ona hizmet etmek İslâmiyetin muktezasıdır." Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar - 219

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı