Yeni Asya gazetesi 10 yaşında iken, 12 Eylül Cuntası tarafından kapatıldı. Onun yerine başka isimler kurulan gazetelerle neşriyat hizmeti 10 yıl daha devam etti.
1990 yılı Ocak ayı başına kadar Yeni Nesil ismiyle çıkan gazete, bu kez bir iç darbeye mâruz kaldı. Yeniden toparlanma çabası, yaklaşık iki hafta kadar sürdü ve 15 Ocak 1990’da Yeni Asya’nın yeniden doğuşuna bir kez daha şahit olundu.
Demek ki, isim değişse de, neşriyat tarzındaki ilânât hizmeti aynen devam edebiliyormuş. Şimdi 50 yaşında olan Yeni Asya’nın yaşadığı mâceralı serüven, bu hakikatin fiilî bir ispatı mahiyetindedir.
Şimdi, geride kalan yarım asırlık gelişmelerin özet halindeki seyrine bakalım.
* * *
21 Şubat 1970’te Bâbıâli’de ilk sayısı çıkan Yeni Asya gazetesi, 12 Eylül (1980) Darbe Cuntası tarafından son derece keyfî bir sûrette kapatıldı. Bugün inanılması zor olabilir; ancak, vakıa gerçek mânasıyla öyle: Yapılan şey, tam bir keyfî muamele...
Hemen ardından, Yeni Nesil çıkartıldı. Bir süre sonra o da kapatılınca, bu kez Tasvir gazetesi devreye girdi.
Darbe baskısının kısmen de olsa dağılıp demokrasi havasının kısmen teneffüs edilmeye başlanmasıyla birlikte, hem Yeni Asya, hem de Yeni Nesil gazetesi üzerindeki keyfi yasak kaldırılmış oldu.
3 Ocak 1990’a kadar Yeni Nesil ismiyle çıkan gazetenin personeli, hükûmet destekli bir iç darbe sonucu, personelin aylık maaş ve birikmiş tazminatları dahi verilmeksizin, bir gece vakti çıkışları yapılarak yaklaşık doksan kişi kapının önüne konuldu. Şiddetli bir kış günü işten atılan kadrolar, kadim okuyucu kitlesinin tam sahip çıkmasıyla, 15 Ocak 1990’da bu kez yine Yeni Asya ismiyle gazetenin ilk sayısını çıkarmayı başardı.
* * *
Askeriyenin gölgesinde 12 Mart 1971’de başlayan ara ve kara rejim döneminde, muhtıracıların hayli rahatsız olduğu Yeni Asya gazetesi, o zaman da birtakım baskı ve tehditlere maruz kaldı. Ancak, “tavizsiz istikrar çizgi”sini sürdürmekten yine de geri durmadı. Şükürler olsun, kimse de onu bu asil çizgisinden döndüremedi.
Esasen, asıl gaye için bir vasıta ve bir ilânat vesilesi olarak Risâle-i Nur’un nâşir-i efkârı olabilmeyi en büyük şeref addeden Yeni Asya’nın yayın çizgisi, 1960’ların tâ ilk yıllarından itibaren neşredilmeye başlanan haftalık Zülfikâr, Uhuvvet ve İttihad gazetesinin devamı mahiyetinde bugün de devam edip gidiyor.
Demek ki, zaman içinde gazete ve neşriyat ismi zaruretler sebebiyle değişse de, gazetenin misyon çizgisi ve ilânât hizmeti yine aynı fikir ve mânâ istikametinde devam ediyor denilebilir.
ELHÂSIL
BİR: Vesile olan şeyin ismine, cismine, şekline, yahut mahiyetine değil, bilhassa neticesine bakılır. Neticesi rızâ-yı İlâhi ise, onun aleyhinde bulunulmaz. Aleyhinde bulunmakla hizmet edilmiş olunmaz.
İKİ: Şu sebep ve hikmet dünyasında vesilesiz-vâsıtasız bir hizmet düşünülemez. Yoktur. Yani, yapılan her hizmetin bir sebebi, bir vesilesi vardır. Dolayısıyla, hizmete götüren bir vesileye, bir vasıtaya düşman olmak, bilerek-bilmeyerek asıl hizmete düşmanlık hesabına geçer.
ÜÇ: Vesilenin-vâsıtanın çalışanı, elemanı, okuyanı, taşıyanı, yansıtanı olunur; gaye ve dâvânın ise, neferi, hademesi, talebesi, ailesi, câmiası olunur.