Isparta’da bulunan Bediüzzaman Said Nursî, 27 Ekim 1957’de yapılan genel seçimler vesilesiyle sandık başına giderek, oyunu aleni şekilde kullanmayı tercih etti.
Oy pusulasını eline aldıktan sonra “De-mokrat hangisi?” diye sorduğu ve tercihini de açıkça, bütün sandık görevlilerinin göreceği bir şekilde kullandığını, yanındaki talebesi Zübeyir Gündüzalp naklettiği gibi, görgü şahitleri de aynı gerçeği doğruluyor.
Dahası, o tarihteki seçimde tercihin DP’den yana ve aleni olarak kullandığı gerçeğini bugüne kadar kimse inkâr edemediği gibi, buna herhangi bir itiraz dahi vaki olmuş değil.
Üstad Bediüzzaman’ın yapmış olduğu bu davranışın, şüphesiz çeşitli sebepleri vardır. Boşuna yapmaz, yapmamıştır bunu. Bu davranışın en önemli sebebi olarak şunları zikretmek mümkün: Siyasî tercihi hakkında şüpheye, vesveseye ve istismara yer ve mahal bırakmamak. Fikren Demokrat misyonu destek verdiği gibi, fiilen de aynı tercihte bulunarak, tutarlı bir davranış biçimini ortaya koymuştur. Bazı dost ve kardeşlerinin tereddüdünü izale etmiştir. Halkçıların ve o tarihte Isparta-Burdur civarında yoğun faaliyet gösteren paravan Hürriyet Partisi’nin etrafa şüphe, dedikodu yaymalarına mani olmuştur. Hayattaki ve bilhassa istikbaldeki talebelerine hakikatli bir mesaj vermiştir.
Açık oy kullanmasının daha başka sebep ve hikmetleri de vardır. Biz bir kısmını sıralamış olduk.
Şimdi de, aynı tarihte yapılan seçimlerin şöyle bir panoramasına bakalım.
***
Evet, Demokrat Parti, 1950-54 seçimlerinde olduğu gibi, 27 Ekim 1957’de yapılan genel seçimleri de kazanarak, yedi yıldır sürdüre geldiği “tek başına iktidar”ını korumaya devam etti.
Seçime 4 parti katıldı
1957 genel seçimlerine dört parti katıldı: Demokrat Parti, C. Halk Partisi, C. Millet Partisi ve Hürriyet Partisi.
Partilerin oy oranları ile üye sayıları şu şekilde gerçekleşti:
DP: % 48 ve 424 milletvekilliği
CHP: % 41 ve 178 milletvekilliği
CMP: % 7 ve 4 milletvekilliği
HP: % 4 ve 4 milletvekilliği
Yekûn: 610 milletvekili.
* * *
Bu seçime mahsus olmak üzere, önemli bazı ayrıntıları da şu şekilde sıralamak mümkün:
* O tarihte yapılan, aslında bir erken seçim idi.
* Hürriyet Partisi (HP), DP’den ayrılan bir grubun kurduğu parti olup, CHP tarafından finanse ediliyordu. (Seçimde hüsrana uğrayınca, mal varlığıyla birlikte CHP’ye iltihak etti.)
* Lütfi Karaosmanoğlu liderliğindeki HP, DP’yi bölmek maksadıyla kurulmuş ve faaliyetini Burdur-Isparta yöresinde yoğunlaştırmıştı. Bediüzzaman’ın bulunduğu Isparta’da başarısız oldu; ancak, 4 kontenjanı bulunan Burdur’da tulum çıkardı.
* Bediüzzaman, bu seçimde “alenî ter- cih”te bulunmasının sebebini şu şekilde izah eder: “Şayet reyimi alenen kullanmamış olsaydım, Hürriyetçiler bu meseleyi istismar cihetine giderdi.” (Son Şahitler-4:199)
* Osman Bölükbaşı’nın (MHP’li Deniz Bölükbaşı’nın babası) başında bulunduğu CMP, Türkçü milliyetçiler, Büyük Doğu Cemiyeti ile Sebilürreşad gibi dindar olarak bilinen çevrelerin desteğini aldı.
* Tarikat ehli dinî gruplar, İslâm Demokrat Partisi seçimlere katılamayınca, bu gruplara bağlı seçmenlerin çoğu, ikinci tercihleri olan CMP’ye yöneldi.
***
Baştaki hakikati teyit ve te’kiden tekrar ifade edelim ki:
Bazı Lâhika mektuplarında ifade edildiği üzere “Demokrat Partiyi, Kur’ân ve vatan ve İslâmiyet namına” destekleyen ve bu partinin iktidarda kalmasını temine çalışan Bediüzzaman Said Nursî (Emirdağ Lâhikası: 422), 27 Ekim günü sandık başına giderek DP lehinde oy kullandı.
Hemen hiç kimsenin aksî yönde bir iddiada bulunmadığı bu durum, talebelerinin de dahil olduğu pekçok kimsenin şahitliğiyle sabittir.
Kendi tâbiriyle “Üçüncü Said” devresinin başladığı andan (1948-50) itibaren Demok- ratları destek mahiyetindeki mektup ve mesajları neşreden Bediüzzaman Hazretleri’nin, 1957’den önceki (1946, 1950, 1954) seçim günlerinde ne durumda olduğunu ve sandık başına bizzat gidip gitmediğini henüz tam olarak bilemiyoruz.
Bildiğimiz şudur ki: Bediüzzaman Said Nursî, hayatı boyunca siyaseten hep Ahrar ve Demokrat misyona dost ve müttefik olmuş ve bu misyon siyasetine talebeleriyle birlikte daima nokta-i istinat olmaya çalışmıştır.