"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Halidîler 93 Harbinde

M. Latif SALİHOĞLU
25 Ocak 2021, Pazartesi
GÜNÜN TARİHİ: 25 Ocak 1878

Rumî takvime göre “93 Harbi” olarak da bilinen meşhûr Osmanlı-Rus Harbi’nin en kritik günlerinde harekete geçen İngiliz savaş filosu, 25 Ocak 1878’de Çanakkale Boğazı girişine gelerek demir attı. Niyeti, boğazı geçip Marmara’ya gitmekti. 

Osmanlı hükümeti, bu durumu ihtiyatla karşıladı. Ne var ki, Rus ordusu Edirne’yi geçerek tâ Ayastefanos’a kadar gelip karargâh kurmuştu. 

Genç padişah Sultan II. Abdülhamid’in bu en zor günlerinin hikâyesi ile Halidîlerin o dönemde sergilemiş olduğu kahramanlık destanını birlikte sunmaya çalışalım.

*

24 Nisan 1877’de başlayan ve 9 ay boyunca bütün şiddetiyle devam eden Osmanlı-Rus Harbi (93 Harbi), 1878 yılı Ocak ayı sonlarında bir derece hız kesti.

Bunun en önemli sebebi, o günlerde savaşın seyrini değiştiren iki önemli gelişme yaşanmış olmasıydı.

Bunlardan biri İngiliz hükümetinin müdahalesi, diğeri ise Halidîler olarak bilinen Mevlânâ Halid-i Bağdadî’nin mürid ve talebelerinin (İngilizlere de güvenmeyerek) Ruslara karşı fikren ve fiilen cihada başlamaları.

İngilizler, Ege Denizi’ndeki savaş filosunu güya Rus tehlikesine karşı Marmara’ya geçirmek istiyordu. Zira, Rus kuvvetlerinin Edirne’yi işgal ederek İstanbul’u da tehdit etmeye başlaması üzerine İngiliz hükümeti telâşa kapıldı. Aynı telâşla, Ege’deki savaş filosunu 25 Ocak günü Çanakkale Boğazı önlerine gönderdi.

Gelişmeleri endişe ile takip eden Osmanlı hükümeti, İngiliz filosunun Boğaz’dan geçmesine hemen müsaade etmez. Orada bir müddet beklemesini ister. 

Ne var ki, Rus Orduları Başkomutanı Grandük Nikolas, Edirne’de durmaz ve İstanbul’a doğru ilerlemeye devam eder. Hatta, bir fırka askerini Osmanlı payitahtına (Hatta Hilâfet merkezine) sokma teşebbüsünde bulunur.

Bu tehlikenin yaklaşması sebebiyle, Sultan II. Abdülhamid’in emriyle İngiliz filosunun Marmara’ya giriş yapmasına izin verilir. Adalar civarına kadar ilerleyen İngiliz filosunun İstanbul limanına girmesi engellenerek, Mudanya’ya doğru yönlendirilir. Burada üs kuran yedi parçalık zırhlı savaş filosu, Osmanlı’nın başkentine yönelik muhtemel bir Rus saldırısı tehlikesine karşılık, orada bekletilir.

Bu politikayı İngilizlere verilmiş bir imtiyaz olarak gören Ruslar ise, Edirne’den hareketle Yeşilköy’e (Ayastefanos) kadar gelir ve burada bir askerî karargâh kurar. Zor duruma düşen Osmanlı hükümeti, Ruslar’la anlaşmak üzere Edirne’ye diplomatlarını gönderir. Burada iki taraf arasında bir ateşkes antlaşması (Edirne Mütarekesi, 31 Ocak 1878) imzalanır.

Osmanlı hükümeti, yine tehlikeyi hafifletip zaman kazanmak için, barış görüşmeleri atağını başlatır. Yeşilköy Ön Barış Antlaşması (Ayastefanos Mukaddimat-ı Sulhiyye, 3 Mart) bu maksatla imzalanır. Çok ağır şartları ihtiva eden bu antlaşmayı, Temmuz ayında imzalanan Berlin Sulh Muahedesi takip eder.

Halidîler, canla-başla çalıştı

Osmanlı-Rus Harbi’nin şiddetlenmesi üzerine teyakkuza geçen Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin talebeleri, zaman zaman tekke ve medrese eğitimine ara vererek, harbe iştirak ederler.

Bağdat gibi İstanbul ve Anadolu’nun pekçok yerinde mensupları bulunan Halidî tarikatının en önde gelen mürşid ve müderrislerinden biri, hiç şüphesiz ki, Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî Hazretleridir. (1813-1893)

Ruslar’a karşı, bir ara Kafkas Cephesi’nde çarpıştı. Savaş duraklayınca, İstanbul’a gelip tekke ve medrese hizmetine devam etti.

Savaşın tekrar şiddetlenmesi ve Hilâfet merkezi İstanbul’un da işgal tehlikesi altına girmesi üzerine, Gümüşhânevî Hazretleri, talebelerini de teşkilâtlandırarak var güçleriyle Ruslar’a karşı hem fikren, hem de fiilen cihada girişti.

Ruslar, hem Avrupa’da Bismark’ın gayretiyle başlatılan diplomatik ataklar, hem de Halidîye mensubu gönüllü cihad erlerinin cansiperane müdafaaları karşısında duraklamak zorunda kaldı. Berlin’deki barış masasına oturmaya mecbur oldu. İki devlet arasındaki barış görüşmeleri, 13 Temmuz’da Berlin’de atılan imzalarla nihayet buldu.

Osmanlı tarihinde “Küçük kıyâmet” diye de anılan 93 Harbi, böylelikle sona ermiş ve “İslâmın nurunu perdelemeye çalışan kara bulutlar” nisbeten dağılmış oldu.

Okunma Sayısı: 2483
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • E. Yılmaztürk

    25.1.2021 17:01:10

    Muhterem Salihoğlu Dediğiniz ve Üstadımız tespit ettiği gibi bu savaş Osmanlı için küçük kıyamettir. Hem Balkanlarda hem de Kafkaslarda hezimet yaşanmıştır. Çünkü Sultan Abdülhamid savaşı saraydan yönetmeye çalışmıştır. Birkaç bin Halidi dervişinin savaşın neticesine etki edeceği de beklenemezdi, neticede öyle de oldu. Üstadımızın bahsettiği zülumatın dağıtılması ise savaştan sonra Osmanlının içine düştüğü bilhassa manevi çöküntünün ve meyusiyetin dağıtılması noktasında gösterdikleri çabalara işaret etmekte olduğunu düşünüyorum. Nur talebelerinin 1977 de ki zülumatı dağıtmalarını da sadece seçimde Halk Partisine karşı olarak aktif çalışmaları olarak düşünürsek orada da noksan bir tevil yapmış oluruz. Zira o yıllardaki manevi tahribata karşı hizmetlerimizin hakkını vermemiş oluruz. Hürmetlerimle.

  • Latif Salihoğlu

    25.1.2021 14:26:21

    Sultan Abdülhamid Şazeliye tarikatına mensup idi. Oturduğu Yıldız Sayı yanında, hala mevcut olan bir Şazeli Tarikatı tekkesini yaptırdı. Orası ile muhavere yapardı... Bilvesile, buraya I. Şua'da geçen şu notu da eklemiş olalım: "Avrupa kâfirleri, 93 muharebe-i meş'umesiyle âlem-i İslâmın parlak nuruna bir bulut perde ettiler. Fakat, Mevlâna Halid'in şakirtleri o bulut zulümatını dağıttı. Bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zâtlar ise, Hazret-i Mehdînin şâkirtleri olabilir. (Bediüzzaman)

  • Cemal özkaya

    25.1.2021 09:59:17

    Sultan Abdülhamid'in sarayında bir şeyhi olduğunu okudum. Bu şeyh Mevlana halid hz.lerinin bir talebesimiydi acaba

  • Neslinur

    25.1.2021 07:27:58

    Allah razı olsun muhterem ağabey 93 harbiyle ilgili detaylı bir şekilde bilgilenmiş olduk

  • Oğuz Yiğiter

    25.1.2021 00:56:50

    Miladî 1977'de de Bediüzzaman Hz.lerinin talebeleri manevî rus istilasını durdurdular...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı