Kurucuları arasında Süheyl Paşa, Derviş Vahdeti, Şeyh Mehmed Sadık, Ferik Rıza, Seyyid Müslim, Muhammed Efganî, Tevfik Efendi ve Üstad Bediüzzaman'ın da bulunduğu İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti, 5 Nisan 1909'da kuruldu.
Cemiyetin kuruluşu, Ayasofya Camii’nde okunan Mevlid-i Şerif ile geniş kitlelere de ilân edilmiş oldu.
Camide okutulan Mevlidin yanı sıra, gün boyunca, ayrıca dinî muhtevalı konuşmalar yapıldı ve tesirli vaazlar verildi.
Ayasofya Camii, bütün gün adeta bir “mane- vî merasim” programına sahne oldu. Ekseriyetini medrese talebelerinin teşkil etmiş olduğu yaklaşık 50 bin kişinin aynı gün içinde gelip ziyaret ettiği Ayasofya’da konuşma yapanlardan biri de Bediüzzaman Said Nursî idi.
Üstad Bediüzzaman, müezzin mahfilinden yaklaşık iki saat boyunca ayakta durarak cemaate hitap etti: Bu hitabesinde, umum millete, cemiyetin mahiyet ve maksadını anlatmaya çalıştı.

*
İttihad-ı Muhammedi’nin bu şekilde şahlanışı, din düşmanlarını, bilhassa Selânikli komitacıları fena halde ürküttü. Zındıklar, o müsbet havayı bulandırmak, şu hayırlı gelişmeleri sabote etmek ve gölgelemek için hemen harekete geçtiler.
Nitekim, cemiyetin kurulduğu ve Ayasofya'da Mevlid-i Şerifin okutulduğu günün hemen bir gün sonrasında (6 Nisan), Serbestî Gazetesi’nin başyazarı Hasan Fehmi Bey, İstanbul’un orta yerinde bir sûikast sonucu katledildi.
Cinayeti işleyenlerin komitacı İttihatçılar olduğundan kimsenin şüphesi yoktu. Ancak, yine de fail meçhûldü ve öyle de kaldı.
Bir hafta sonra ise, mahiyeti yine hâlâ meçhûl ve alaca karanlıkta kalan pek büyük bir hadise yaşandı: 31 Mart Vak'ası. (13 Nisan 1909)
*
İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti’nin hedef-i maksadını, tıpkı Ayasofya'daki konuşmasında olduğu gibi, daha sonra kaleme aldığı Divan-ı Harb-i Örfî isimli eserinde de dile getiren Üstad Bediüzzaman, kendi ifade ve üslûb-u beyanına göre bunu şu şekilde tarif ve tavzih eder: İttihad-ı Muhammedi'nin reisi Hz. Peygamber'dir (asm) Bu ittihadın merkezi Mekke, kulüpleri cami, medrese ve tekkelerdir. Neşriyat unsurları bütün dinî kitap, gazete ve dergilerdir. Âzâ kayıt defteri Levh-i Mahfuzdur. Müntesipleri gelmiş ve gelecek bütün Müslümanlardır. Mesleği, herkesin kendi nefsiyle mücadele etmek, yani İslâmiyeti yaşamak ve başkalarına da anlatmaktır. Nizamnâmesi Sünnet-i Nebeviye, tüzüğü Cenâb-ı Allah'ın emir ve yasaklarıdır. Silâhı ise, kat'i delillerdir.
*
İttihad-ı Muhammedi’nin ne olup ne olmadığına dair, ayrıca şöyle bir özetleme yapmak mümkün:
Umum İslâm milletlerinin içtimaî ve ahlâkî hayatını tanzim eden Kur'ân-ı Azimüşşân'ın getirdiği hükümlerin kıyâmete kadar devam etmesi yolunda çalışmak, bu maksatla Müslümanların faaliyetlerini geliştirmek, onları birleştirmeye çalışmak, aralarında meşvereti tesis ve muhafaza etmek, onları ibadete, Sünnet–i Seniyyeye ittibaa sevk etmek, keza umum Müslümanları dış saldırılara karşı korumak ve Meşrûtiyet dairesinde faaliyette bulunan bütün partilere destek olurken, içtimaî düzeni bozan, tehdit edenlerin ise karşısında durmak…
Evet, meselenin özü ve özeti bundan ibarettir.
Demek ki, bazılarının bir asrı aşkın süredir karalamaya çalıştığı gibi, İttihad-ı Muhammedî, siyasî bir cemiyet falan olmadığı gibi, haşa ki, irticaî faaliyetleri hedefleyen bir teşekkül de değildir.