Karizmatik liderler, büyük kitleleri kolaylıkla yönlendirip derinden etkileyebiliyor.
Geçmişte daha belirgin olan “karizmatik lider gücü” gitgide azalıyor, zayıflıyor, sönmeye yüz tutuyor. Çünkü, hem omuzladığı ağır yüklerin altında eziliyor, hem de medyatik propaganda vasıtalarıyla kolaylıkla çürütülebiliyor.
Bu ve daha başka sebeplerden dolayı, günümüzde asgari seviyeye düşmüş olan karizmatik lider sayısı, gelecekte daha da azalacak ve belki de yok olup gidecek gibi görünüyor. Onun yerini, bilhassa siyaset âleminde “ekipler demokrasisi” alacak, sosyal hayatta ise “prensipler manzumesi” dolduracak diye tahmin ediyoruz. Bu noktaları biraz daha açmakta fayda var.
*
Evet, takipçilerimizin de tasdik edeceği gibi, uzun zamandır şahıstan ve bilhassa “tek adam” merkezli yapılanmadan ziyade icra edilen misyonları nazara vermeye çalışıyoruz. Zira, bize göre, asıl mühim nokta inanç, fikir ve dâvâdır; lider ve şahıs faktörü ikinci-üçüncü plânda geliyor.
Bugün itibariyle şunu da görüyoruz ki, siyasette kitleleri heyecana getiren, meydanlara döken ve peşinden sürükleyen, karizmatik şahıs ve liderlerdir.
Ayrıca, gerek siyasette ve gerekse sosyal gruplarda olsun, şahıs ve lider faktörünün ziyadesiyle önemsendiği bir devirde yaşıyoruz. İster şahsın kendisi kabiliyetli, kapasiteli olsun, isterse sırf çevresi tarafından parlatılıp nazara verilmiş olsun, gruplar, cemaatler ve hatta siyasî partiler, genelde liderleriyle anılır hale gelmişlerdir.
Bu durumun muvakkat bir getirisi ve avantajı da vardır. Kitleler bir anda heyecana gelip coşar. Reytingler bir anda yükselir, tavan yapar. Kitlesel oylar, bir yükselir, bir yükselir ki, adeta gözleri kamaştırır.
Ne var ki, bu zamanda şahsa bağlılığın, yani şahıs merkezli yapılanmaların kendine has bir takım ciddî riskleri, tehlikeleri ve büyük handikapları vardır. Bunu da hiç hatırdan çıkarmamalı.
Meselâ, ancak 30-40 yılda elde edilebilen bir karizma, bakıyorsunuz bir gün içinde çizilmiş, yahut yıkılmış, yerlebir olmuştur.
Doğru ya da yanlış, herhangi bir söylentiyle veya bir komplo, bir iftira, veyahut bir kaset darbesiyle, karizma dediğiniz yarım asırlık prestij kırılmış, dökülmüş, yerlerde sürünür hale gelmiştir. Böylelikle, yılların emeği büyük çapta zayi edilmiş, boşa çıkarılmış oluyor.
Ayrıca, şahsın karalanması-çürütülmesiyle, o şahsın başında bulunduğu camia da bir bakıma karalanmış-çürütülmüş oluyor.
Hele bazı gruplar var ki, eğer orta yerde köklü bir misyon ve dâvâları yoksa, çürütülen liderleriyle birlikte yıkılıp, hatta silinip gidiyorlar. Fazla uzağa gitmeye gerek yok; yakın tarihte bile, bu anlattıklarımızın birçok misâli, örneği vardır.
Demek ki, lider faktörü mühim olmakla beraber, birinci plânda fikir, misyon ve dâvâ unsuru esas alınmalı.
Şahıs, ne olursa olsun, istediği kadar şöhretgîr, karizmatik, hatta dâhî olsun, eğer bir şahs–ı mânevî dairesi içinde eriyip onda fâni olmuş değilse, gün gelir bir hiç olur, hiç hükmünde kalır.
Geçmiş asırlarda, böylesine riskli bir durum söz konusu değildi. Fakat, günümüzde şahsı çürütecek o derece kuvvetli silâhlar, etkili sebepler, vesileler, vasıtalar üretildi ki, hemen hiçkimse için güvenlik, garanti söz konusu değil artık... Dolayısıyla, bilhassa günümüzde şahsın-liderin başına her an her şey gelebilir demektir. Onun için, böyle çürük iplik gibi bir bağ ile hiçbir fâniye bağlanmamalı, kendi hayatını ve geleceğini böyle iflâsa açık unsurlara bağlamamalı.
DUÂ TALEBİ
Cizre Yeni Asya temsilcisi Servet Sönmez’in hanımı Nezihe ablamız, birkaç haftadır hastanede tedâvi görüyor. Kendisine Şâfi-i Hakiki’den âcil şifâlar diliyoruz.
Uzun yıllar bize ve Cizre’ye gelen umum misafirlere lillah için yapmış olduğu fedakârane hizmetin yakın şahidiyiz. Allah ebeden razı olsun.
Şimdiki durumu, eskiye nazaran iyiye doğru gidiyor. Bilvesile, sizlerin de müstecâp duâlarını talep ediyoruz.