Bayram, aynı zamanda “büyükleri ziyaret etmek” demektir. Biz de mümkün olduğunca bu mânâya uymaya, büyüklerimizi ziyaret etmeye gayret gösteriyoruz.
Bayramın ikinci günü Şevket Günder Ağabeyimizi evinde ziyaret ettik. Camiamızın tabiriyle “Marangoz Şevket Abi”yi bizler muhtelif vesilelerle ziyaret eder, onun hayır duâlarını almaya çalışırız. Tabiî, tecrübe ve birikimlerinden de bol bol istifade ederek... Yine öyle yaptık.
Bu arada, hizmetlerinden ve gayretlerinden dolayı Şevket Abinin muhtereme kızları ile damadı Cem Ağabey’e de teşekkürler.
* * *
Gecenin ilerleyen vaktine kadar devam eden sohbetimizin bir yerinde, mevzu gazetemiz Yeni Asya’nın fiyatına, fikriyatına, neşriyatına, tanıtım, satış ve pazarlama gibi genel durumuna geldi.
Tâ ilk çıktığı günden beri Yeni Asya’nın takipçisi ve okuyucusu olan Şevket Abi, bize yıllardır bayi ile sürdürmüş olduğu harikulâde bir tatbikatını anlattı. Eminim, siz de okuyunca bunu takdir edecek ve imkânlar ölçüsünde aynısını tatbik etmeye çalışacaksınız. Hakikaten enteresan...
* * *
Marangoz Şevket Abi, gazete bayiinden her gün iki adet Yeni Asya alıyor. Son fiyat artışından evvel, yani 2 tl olmadan önce üç adet alıyordu... Şimdi geliyoruz meselenin en can alıcı noktasına...
Artık iyice dost-ahbap gibi olduğu bayi ile anlaşması şöyle: Yeni Asya, her gün tezgâhın-vitrinin en görünür yerine konulmuş olacak. Buna göre, kendisi de bayi sahibini mükâfatlandıracak, onu memnun edecek...
Her gün iki adet Yeni Asya almayı garanti eden Şevket Abi, sabah saatlerinde bayiye gittiğinde, önce birinci gazetesini alarak parasını veriyor; diğerini ise vitrinde, yani gazete standında bırakıyor. Hem de en görünür yerde durmasını sağlıyor. Şöyle ki:
Şevket Abi, gazete bayiini işleten dostuna anlaştığı üzere şunu söylüyor:
“Bak kardeşim, biliyorsun her gün iki gazete alıyorum. Bunları hiç iade etmeyeceksin. Birini sabah alıyorum, diğerini de akşam kapanış saatinden evvel gelip almaya çalışırım. Yerinde duruyorsa tabiî...
“İkinci gazetem, günboyu vitrinde dursun. Şayet onu alan biri çıkarsa, ya da sen onu birine satmış isen, ne âlâ. Bu durumda sana mükâfat olarak 50 kuruş daha veririm. Tanıtımını, satışını yaptığının mükâfatı...”
* * *
Nasıl? Çok hoş, güzel ve gayet müstahsen bir âdet değil mi?

Her gün iki adet Yeni Asya’yı garanti eden muhterem Şevket Abi, günlük yekûn 4 lirayı zaten gözden çıkarmış durumda.
Şayet, ikinci gazete gün içinde satılmış ise, Şevket Abinin cebinden 4 lira yerine toplam 2,5 lira çıkmış olacak. Yani, ikinci gazetenin bir başkası tarafından alınması, okunması durumunda, hem Şevket Abi, hem bayi, hem de biz kârlı çıkmış oluyoruz.
Evet, bu müstahsen âdeti siz de beğendi iseniz, aynısını tatbik edebilirsiniz.
* * *
Şüphesiz, başka yerlerde başka türlü uygulamalar da var. Yani, neticesi aynı kapıya çıkan çeşit çeşik fedakârlıklar mevcut.
Onları da, inşaallah başka vesilelerle paylaşmaya, yöntemlerini nazara vermeye çalışırız. Ama, bugün burada anlattıklarımızla ilgili olarak, bilhassa düşündürücü ve takdir edici bir durumu dikkat nazarlarına sunmak istiyoruz. Şöyle ki:
Şevket Abinin örnek teşkil eden gayretini, fedakârlığını bir nebze olsun anlatmaya çalıştık. Düşünün ki, Türkiye’nin her yerinde, hatta dünyanın muhtelif ülkelerinde, Şevket Abi sisteminde fedakâr ağabeylerimiz, gayretli ablalarımız, azimli kardeşlerimiz var.
Ve, bütün bunları düşünürken, “Yeni Asya niçin mağlup olmuyor? Bu gazetenin ve camiasının sırtı niçin yere gelmiyor?” gibi can alıcı soruların da cevabını almış oluyoruz.