Sosyal medya ağları, bütün dünyayı sarıp sarmalamış durumda.
Günümüz şartlarında ondan kurtulmak mümkün görünmediği gibi, onu yok edip ortadan kaldırmak da imkân ve ihtimal harici görünüyor.
Bazı ülkelerde, bu mecralara giriş engellenmiş, kullanılması da yasaklanmış. Tesbit edildiğinde cezası var.
Gerçekte ise, kanunî yasaklar konulsa bile, kesin bir engel konulamıyor. Zira, günümüz dünyasında iletişim kanalları bütünüyle kontrol edilemiyor, tamamıyla zabt u rabt altına alınamıyor. Gümrükten içeriye kontrolsüz hiçbir şey geçirmemek geçmişte kaldı. Uydu sistemleri, yer küresi üzerinde sınırlara takılmadan her türlü iletişimi sağlayabiliyor.
Özetle, internet mecralarından herhangi birine veya tamamına resmîyet noktasında yasak getirilse bile, engel konulamıyor. En katı uygulamalar bile, sadece ve sadece kısıtlama getirmede etkili olabiliyor.
Dolayısıyla, hükümetlerin bu işe el atıp kısıtlama getirmesi veya kontrol sağlama cihetine gitmesi, kanunî hak olmakla beraber, fiiliyatta tam veya kesin bir başarı anlamına gelmiyor.
Peki, bu gidişata tamamen seyirci mi kalınacak? Elbette değil; ama, daha iyi neticelerin sağlanabilmesi için, meselenin uluslar arası platformlara taşınması gerekiyor. Bu bir ülkenin iç meselesi olmaktan çıkmış, bir dünya ve insanlık meselesi halini almıştır. Dolayısıyla, çare arayışlarının da dünya çapında olması icap ediyor. Kaldı ki, bütün insanlığı ilgilendiren ve BM’de sıklıkla gündem konusu olan terör, uyuşturucu, salgın hastalık ve sair meselelerde bile kesin sonuç alınamıyor. Sadece, işin tamamen kontrolden çıkmasının önüne geçilmeye çalışılıyor ki, internet üzerinden gelişen sosyal medya mecralarında da ancak diğer insanlık sorunları kadar başarı sağlanabilir.
***
Sosyal medya denilen küresel hadisenin, analiz edilmesi gereken pekçok yönü var.
Bu mecralar, hem sosyal, siyasî, dinî, millî vb. gruplar tarafından gayet etkili bir şekilde kullanılıyor, hem de fert bazında bir “şahsî medya” hürriyeti çerçevesi içinde serbestçe kullanılıyor.
Bu durum, bir yönüyle “Serbestiyet ve malikiyet devri”nin de bir cilvesi ve göstergesi mahiyetini taşıyor. Sosyal medya ağlarını, mecralarını kullanan kimse, bunu hem bağlı olduğu grup hizmeti, hem de kendi şahsî tasarrufu cihetiyle rahatça ve serbestçe kullanabilme imkânına sahip durumda.
Bugün öyle bir hal aldı ki, artık hiç kimse çıkıp da “Benim çok güzel fikirlerim var, ama bunu duyuramıyor ve ifade edecek mecra bulamıyorum” diyemiyor. Bu noktadaki şikâyetler, neredeyse asgarî seviyeye inmiş durumda. Çünkü, hemen herkes her türlü fikir ve görüşünü yazarak, çizerek, yahut seslendirerek, bunları sosyal medya aracılığıyla kitlelere yansıtabiliyor. Keza, sanat ve marifet noktasındaki başarıların da hemen tamamı yine aynı ağlar üzerinden muhatap kitlelere yazılı, sesli, görüntülü şekilde ulaştırılabiliyor.
***
Sosyal medyadaki en büyük sıkıntının kalite meselesinde yoğunlaştığı kanaatindeyiz. Kimi seviyeyi alabildiğine düşürerek bu mecraları kullanıyor. Sefahet, lehviyat, hakaret, küfürbazlık, ahlâksızlık kabilinden yapılan ve yaygınlaştırılan şeyler, bilhassa çocuklar ve safi zihinli kimseler üzerinde sarsıcı ve yıpratıcı bir tesir hasıl ediyor. Bunlar, asılda çöplük ve lağım kabilinden şeylerdir. Seviye yok, kalite yok, hatta insanlık da bunlarda yok.
Öte yandan, kaliteyi düşüren başka şeyler de var: Bunların başında ifade zaafiyet ve perişaniyeti gelir. Kişi bazen çok güzel bir manayı yakalıyor ve onu paylaşma cihetine gidiyor. Ne var ki, o güzel manayı öyle bozuk sözcükler ve ifadelerle aktarıyor ki, o güzelim şeyin adeta kafasını-gözünü patlatıp bırakıyor. Noktalama ve imlâ kurallarının berhava edilmesiyle, o güzellikler maalesef çirkinleşiyor. Haliyle, burada bir kalite meselesi karşımıza çıkmış oluyor.
Özetle, kaliteli olmak şartıyla, yapılan espriler de güzeldir, paylaşılan resimler de güzel olur. Yeter ki, güzel bir şekilde kombine edilebilsin.
Burada şunu demek istiyoruz: İnternet vasıtası ve sosyal medya mecralarını kullanan kimseler, illa da ciddî ciddî yorumlar yapmak mecburiyetinde değil. İnsan hayatı için lâzım olan ne varsa, elbette ki bu mecralarda da yer verilecek kullanılacak demektir: Fikirden sanata, sağlıktan eğitime, iktisattan temizliğe, gıdadan giyime, spordan müziğe, resim tablosundan fotoğrafa, fıkradan espriye vesaire... Yani, ilmin bütün dalları, her türlü sanat ve sosyal hayatın bütün sahaları, siyasî hayatın bütün kaide ve kuralları, söz konusu sosyal medya üzerinden muhataplara bir şekilde yansıtılabilir ve meraklılarla paylaşılabilir.
Bütün mesele, kaliteyi yerlere düşürmemek, daima yükseklere taşımaya çalışmaktan ibarettir. Bu yapılabildiği ölçüde, insanlığın bundan istifadesinin de daha yüksek seviyede olacağını düşünüyoruz.