Gerek ticarî ve gerekse stratejik yönden Mısır’ın en büyük ve en önemli projelerinin başında Süveyş Kanalı gelir. Aynı zamanda, bu kanal, bölge ve dünya ticareti açısından da büyük önem arz ediyor.
Uzun yıllar Mısır’ı işgal eden İngilizler, Süveyş Kanalının da kendi hakimiyetleri altında tuttular. Büyük bir hırs ve inatla, burayı hep kendi inhisarları altında tutmaya çalıştılar. Ne var ki, 26 Ağustos 1936’da Mısır’ın bağımsızlığını kabul etmeye mecbur kaldıklarından, Süveyş Kanalı üzerindeki tahakkümlerinden de vazgeçmiş gibi oldular. Zira, 1956’da yeni bir kriz daha çıkardılar; ancak, bunda muvaffak olamadılar.
Bu hususa tekrar dönmek üzere, önce Süveyş Kanalının tarihçesinden kısaca söz edelim.
*
Dünyanın gözdesi olan Süveyş Kanalı, 1861’de inşa edilmeye başlandı. Mısır, o tarihte “Hidivlik” seviyesinde, yani özerk bir statü ile Osmanlı’ya bağlıydı. Mısır Hidivi ise, Kavalalı ailesinden Said Paşa idi.
Bu muazzam kanal, 8 yıl süren hummalı bir çalışma neticesinde 16 Kasım 1869’da tamamlandı. Bu sûretle, Akdeniz ile Kızıldeniz birleştirildi. Dünyanın deniz trafiği de, bu kanal sayesinde büyük çapta değişmiş oldu. Bugün dünya çapında en faal ve en kârlı deniz geçiş yollarından biri durumunda.
Süveyş Kanalının uzunluğu 160 kilometreden biraz fazla. Genişliği 70–120 metre arasında değişirken, kanalın derinliği 12 metre civarında. Halen, yılda ortalama 20 bin kadar yolcu ve yük gemisi bu kanaldan geçiyor. Mısır ekonomisine yıllık katkısı tahmin 4 milyar dolar civarında.
*
Meselenin siyasî tarihçesine gelecek olursak…
Osmanlı Devletiyle bağlarını zayıflatan Mısır, 1880’li yıllardan itibaren sömürgeci İngilizlerin hakimiyeti altına girdi. Birleşik Krallık ismi ile yönetilen İngiltere, 1922’de Mısır’da da kendisine bağlı bir krallık idaresinin kurulmasını kabul etti.
İngiltere, bölge ve dünyadaki şartların zorlaması sebebiyle, 26 Ağustos 1936’da Mısır’ın bağımsızlığını kabul etti. Ancak, yine önemli bir şartla: Süveyş Kanalı’nın yönetimi ve hakimiyeti kendisinde kalacak şekilde…
İngilizler, Mısır’ın öz malı olan dünyanın bu en gözde kanalını yıllar yılı dünyanın gözü önünde tepe tepe kullandılar. Bu kahredici durum, tâ 1945’e kadar kesintisiz şekilde devam etti. II. Dünya Savaşı sonlarına kadar İngiliz hakimiyetinin hükümfermâ olduğu bu bölgede, özellikle 1945’ten itibaren dengeler değişmeye başladı.
İngiltere, Fransa ve İsrail’in kanal üzerindeki müşterek hakimiyet çabası, Rusya ve Amerika’nın destek vermemesi üzerine zora girdi.
1945’te İngiliz hakimiyetinden kurtulan ve bağımsızlığını ilan eden Mısır hükümeti, ancak 11 yıl sonra, yani 1956’da Süveyş Kanalını millileştirebildi.
Bu durumu kabullenemeyen İngiltere ise, Fransa ve İsrail’in de desteğini alarak Mısır’a savaş açtı. Bombardıman uçaklarının kullanıldığı ve sayısız insanın canına mal olduğu anlaşılan bu savaşı galibi İngiltere, kanalın hakimiyetini tekrar ele geçirmiş oldu.
Ne var ki, bu hakimiyet fazla sürmedi. Zira, tarihte bir ilk yaşandı ve Rusya ile ABD müşterek bir hareketle Mısır’dan yana tavır koydu.
Rusya, işgalci ülkeleri açıkça tehdit etti ve “Süveyş Kanalı’ndan vazgeçip Mısır’ı terk etmezseniz, Paris ve Londra’yı nükleer başlıklı füzelerle cehenneme çeviririm” demeye getirdi. Amerika’nın da Rusya’ya karşı çıkmaması üzerine, İngiliz ve Fransız kuvvetleri Mısır’ı terk etmeye mecbur kaldı.