"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bugün senin cesedine kurtuluş vereceğiz! -1

Mehmet ÇETİN
08 Haziran 2019, Cumartesi
Senin bedenini denizden yüksek bir yere atacağız!

1974 yılında Sözler’de okuyarak merakımıza mucip olan secde hâlindeki cesedi, bir ziyaret vesilesi ile gittiğimiz Londra’daki British Müzesi’nde gördük. Bizzat görmenin de tesir ve tahrikiyle yaptığımız kısa tahkikat bu makalelerin zuhuruna vesile oldu. Hayra vesile olması temennisi ile vakıayı kısaca hatırlatıp, ilgili âyeti zikredip sonra meseleye gireceğiz.

Hz. Mûsa (as), Firavunun zulmünden kurtulmak üzere kendisine bildirilen mahalle, kavmi ile kaçarken Kızıldeniz’in sahiline ulaşır. Gelen emir üzerine Mûsa (as), asasını suya vurur ve bir mu’cize olarak koca deniz ikiye ayrılıp, ortasından kendilerinin geçeceği kadar bir yol açılır. Onlar tam karşı sahile ulaşmak üzere iken Firavun, askerleri gelir ve açılmış yoldan hızla girerler. Ordusu ile denizin içerisinde iken, sular dört tarafından kuşatıp kapatmaya başlayınca öleceğini anlar. Sekeratta iken; “Ben İsrailoğullarının inandığı İlâh’tan başka ilâh olmadığına, kesinlikle şu anda iman ettim. Gerçekten kendini her şeyi ile Allah’a teslim edenlerden oldum” diyen Firavun’un son anda iman etmesi üzerine Yunus Sûresi’nin 92. Âyetindeki “Biz de bugün senin bedenini denizden yüksek bir yere atacağız ki arkandan gelenlere ibret olsun.” diye belirtildiği üzere hadise gerçekleşir. 

Firavun’un imanı üzerine geçmişte çok tartışmalar yapılmış olup bizim yazı konumuz haricindedir.

Müzedeki cesed hakkında matbuat dünyasında geçen malûmat özetle şunlardır: 

Zafer Dergisi (200/1993), Üç bin yıllık Mu’cize başlıklı yazı ile belki de yakın tarihte ilk defa basına taşır, bu konuya pencere açarak takdir ve ilgi toplar.

Asırlar öncesinde yaşamış olan Zemahşerî ise Keşşaf nam tefsirinde (2/251-252) Yunus Sûresi’nin 92. Âyeti’ne şöyle meal vermesi çok dikkat çekicidir.

“Seni, deniz kenarında bir köşeye atacağız. Cesedini tam, noksansız ve bozulmamış halde, çıplak ve elbisesiz olarak, senden asırlar sonra geleceklere bir ibret olmak üzere koruyacağız” 

Ali Murat Güven’in (20.11.2005, Yeni Şafak), Eski Mısır Uzmanı Derek A. Welsby’in açıklamasında; o bedenin tabiî yoldan korunmuş arkeolojik bir buluntu olduğu, 2. Ramses’e ait olmayıp, Yukarı Mısır’daki Cebeleyn kasabasında yapılan resmî kazıların birinde sıradan bir köylüye ait olduğu bilgisi nakledilir. Gazetecinin bu çalışması, cevap olmanın ötesinde soruları derinleştirir.

British Müzesi’nde bulunan secde hâlindeki cesedin, tarihî hadisedeki Firavun’a ait olup olmadığı hakkında yapılan çalışmalar, hakikatin karartılması adına mı, yoksa aydınlatılması adına mı yapılıyor, anlaşılır gibi değil. Ortada gerçeklere uymayan malûmatlarla bilgi kirliliği yapıldığı gibi, mübalâğalarla hurafelere dönüşen rivayetler de söz konusu. 

Hadise, Kur’ân’daki âyet ile nakledilmektedir. Kazılar sonrası bulunan ya da ortaya çıkanlar ile âyete destekten ziyade âyetin vermek istediği zaviyeden hareket edilir ve malzemeler o istikamette değerlendirilirse daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Yoksa meselenin özünden uzaklaşılır, başka başka yollarda tenkide malzeme ve hücumlara muhatap olunur. 

Âyette verilmek istenen bakış açısı nedir? onu anlamaya çalışalım.

Okunma Sayısı: 2411
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı