Seçim devam ederken “kazandık” açıklaması, oyların tekrar sayılması, birden fazla oy pusulasının kullanıldığı iddiaları bunlardan bazıları oldu. 

Bu durumu alaya almak için İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın oy pusulalarının üzerine yatmış olduğu fotoğrafları paylaşıldı. 

Oy çuvallarının üzerindeki fotoğrafını paylaşıp Trump ve Biden’ı etiketleyen Tanal, “Yardım lâzım mı?” şeklinde bir de not iliştirdi.  

ABD basını, Genelkurmay Başkanı Milley’in, ülkede başkanlık seçimlerine askerî müdahalenin olacağı yönündeki spekülasyonlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Milley, “Herhangi bir huzursuzluk anında ABD ordusunun hiçbir rolü olmayacak. Trump’ı Beyaz Saray’dan çıkarmak bizim görevimiz değil” dedi.

ABD’deki başkanlık seçimleri adeta Türkiye’de yapılan bir seçimmiş gibi eyâlet eyâlet verilip saatlerce canlı yayın yapılması hayretlerle karşılandı. 

Aslında asıl hayret edilmesi gereken şeyler başkaydı… İstanbul’daki mahalli seçimler sırasında “İstanbul düşerse Kudüs düşer” diyenlerin Kudüs’ü İsrail’in başşehri olarak tanıyan bir adayı desteklediklerini gördükçe hayretler içinde kaldık. Ayrıca, Suriye’de terör örgütünü destekleyen, Erdoğan’a ağza alınmayacak şeyler söyleyen Trump’ı destekleyen, hatta duâ edenlere şaşırmamak mümkün mü? 

Gerçekten de bazılarının bu Trump sevgisi nereden geliyor?

***

Bir şey olmadıysa…

ABD seçimlerinin Türkiye’yle benzerlikleri ile ilgili MAK danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat’ın değerlendirmesi de ilginç oldu. 

Kulat’ın “Farkında mısınız ne kadar da bizdeki son seçimlere benziyor... Bu arada; beni arayıp ‘ABD Seçimlerinde hile olur mu?’ diye soran muhabir kardeşim. Sana en açıklayıcı analizi bir siyasî büyüğümüzün tarihe geçen sözüyle ifade edeyim: ‘Bir şey olmadıysa bile kesin bir şey olmuştur” paylaşımı da bunu gösterdi. 

Yine Kulat başka bir paylaşımında da “Güya Türkiye demokraside ABD olacaktı... Kadere bak ki; ABD demokrasisi Türkiye oldu... Dil aynı, tavır aynı, üslûp aynı... Sağ olsun siyasilerimiz ABD’yi de bize benzettiler... Şimdi artık ABD düşünsün” diyerek göndermede bulundu. 

***

“Miras bıraktığı CHS…”

AKP eski Milletvekili Burhan Kuzu koronavirüs salgınından vefat etti. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine sabır dilerken, anayasa hukukçusu olarak geride muhalefetin ucube sistem dediği, Meclis’i güçsüzleştiren, kusurları her geçen gün daha çok hissedilen, Türk tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini bıraktığını da ifade etmek lâzım. 

Kuzu’ya sosyal medyadan taziye mesajları verildi. Bunlardan en ilginci ise CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’tan geldi. “Miras bıraktığı Başkanlık sistemini, Güçlendirilmiş parlamenter sistemle değiştirmek ve savunduğu hukuk sistemini düzeltmek için çalışacağız” diyen Özkoç taziye dileklerini iletmiş. 

Bakalım Kuzu’nun “Miadını doldurmuş ve de kokuşmuş İngiliz modeli” dediği parlamenter sisteme dönüş olacak mı?

***

Çakma mı?

İzmir depremi ve ABD seçimlerinin öncesinde Fransa’da İslâm’a karşı yapılan çirkin ifadeler gündemin birinci sırasındaydı. Erdoğan’ın Fransız mallarına boykot çağrısına bir yandan destek veren Kılıçdaroğlu bir yandan da “Emine Hanımın bir çantası var. Onu da Saray’ın bahçesinde yaksın” demişti.

Erdoğan eşinin çantasının gündeme getirilmesine çok sert tepki gösterdi. Tam da bu sırada Hürriyet gazetesinin Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ın, çantanın gerçek değil, imitasyon yani “çakma” olduğunu açıklaması, tartışmayı başka bir noktaya sürükledi. “Sahte ürünlerin reklâmı” gibi farklı yorumlara sebep oldu. Neyse ki gündem değişince bu mesele de unutulmuştu. Sahi o iş ne oldu? Fransız mallarına boykot devam ediyor mu? 

***

Taban da desteklemiyor

Deprem ve ABD seçimi öncesi bir de MHP lideri Bahçeli’nin gündeme getirdiği “AYM yeniden yapılandırılmalı” meselesi vardı. Bu konuda iktidar kanadında özellikle de MHP’de bir çalışma var mı bilemiyoruz, ama yapılan bir anket iktidara oy verenlerin de buna destek olmadığını ortaya koymuş! 

Metropoll Araştırma’nın anketine katılanların 24 Haziran 2018 milletvekili seçiminde oy verilen partiye göre dağılımına bakıldığında AKP seçmeninin yüzde 50,4’ü MHP seçmeninin ise 59,7’si “Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri hiçbir koşulda kısıtlanmamalıdır” görüşünü savunmuş. 

Tabanın sesine kulak verilir mi verilmez mi bilemiyoruz, ama sakın bu gündemi değiştirmek adına söylenmiş bir söz olmasın…