Emirdağ Lâhikası-2’de şöyle bir ibare geçer: “Sanki; sevgili, müşfik Üstadımız İhtiyarlar Risalesi’ni gençlere, Hastalar Risalesi’ni sıhhatte olanlara yazmış.”
Demek Risale-i Nur eserlerinde öyle bir hâsiyet var ki; bütün parçalar, kendisiyle zâhiren en alâkasız görünen insanlara mühim dersler veriyor. Ben de âcizâne bu yazıda, sathî nazarla sadece kadınlara yönelik olduğu zannonulan Tesettür Risalesi’nin bizlere (erkeklere) de bakan yönünü, becerebildiğim kadar nazara vermek istiyorum.
“... kadınlar hilkaten zaîfe ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan...”
Ey erkek! Karın ve onun çocukları (çocuklar sana ait olmasa dahi) senin himayene ve yardımına muhtaçtır. Sakın ihmal edeyim deme!
“...Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve serîü’t-teessür olduğundan maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır.”
Ey erkek! Senin pis nazarla bir kadına bakman, ona semlendiren [zehirlendiren] tesir yapıyor. Senin bir kadını bakışlarınla zehirlendirmeye ne hakkın var?
“...Hatta işitiyoruz; açık saçıklık yeri olan Avrupa’da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, ‘Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar.’ diye polislere şekvâ ediyorlar.”
Ey erkek! Sen bir yerde bir kadına pis nazarla bakarken, oranın açık-saçıklık yeri olmasıyla vicdanını rahatlatamazsın ve bahane de edemezsin! Gayrimüslimlerin yaşadığı ve açık-saçıklık yeri olan Avrupa’daki kadınlara pis nazarla bakınca onların gözünde ‘alçak’ isen, burada herhangi bir Müslüman kadına bakınca onun gözünde ne olacağını sen tasavvur et!
“...Bir ailenin saadet-i hayatiyesi, koca ve karı mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimi bir hürmet ve muhabbetle devam eder.”
Ey erkek! Ailende “saadet-i hayatiye” istiyorsan, karınla aranda emniyeti, hürmeti ve muhabbeti tam oturtman şart. En azından kendi üzerine düşeni yapman şart. Yoksa huzursuzluk çekersin.
“...erkeklerde iki güzel haslet olan cesaret ve sehavet...”
Ey erkek! İyi hasletli bir insan olmak istiyorsan cömert ve cesur olman şart. Kendi nefsini yokla!
“...Bir ayda veya yirmi günde ihtiyac-ı fıtrîye mukabil, her birkaç günde kendini bir israfa mecbur zanneder. O vakit, her ayda on beş gün kadar hayız gibi arızalar münasebetiyle kadından tecennüb etmeye mecbur olduğundan, nefsine mağlûb ise fuhşiyâta da meyleder.”
Ey erkek! Senin fıtratındaki cinsî ihtiyacın 20-30 günde birdir. Eğer fazlasını isteme yoluna girersen, bu ihtiyacını ‘birkaç günde bir’ zannedersen harama gitme tehliken var. Dikkatli ol!
Mühim bir not: Elbette bu yazıyı yazmamdaki amaç, dinimizde kadınların mesuliyetlerini görmezden gelmek suretiyle belli kişilere/gruplara yaranmak değil. Belki Zübeyir ağabeyimizin: “Tenkit için okuyan, istifade edemez. Başkası için okuyan, istifade edemez. Kendi nefsi için okuyan, istifade eder.” ifadesindeki ‘istifade edenler’den olma çabasıdır.