"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nereye sevk ediliyorum?

Mehtap Yıldırım Yükselten
28 Eylül 2022, Çarşamba
Her insan; tecrübe etmediği bir şeye karşı bir tedirginlik, cahillik ve hatta korku içinde olabilir.

Dünyaya ait işlerde bunun böyle olduğunu biliriz. Ölüm ve ölümden sonrası da; insanların en büyük merakı, endişesi ve korkuları arasında yer almıştır. Allah’a imanı olan ya da olmayan herkesin; felsefe, psikoloji, sosyoloji, tıp gibi ilimlerin ve bilim dallarının da daima araştırdığı bir mesele olmuştur. 

Asrın tabibi ve mimarı Bediüzzaman Hazretleri; Kur’ân ve hadisler ışığında, insanın bu en büyük merakını ve korkusunu da ortadan kaldırmaktadır. İnsanın nereden gelip nereye gittiğini, buradaki vazifesinin ne olduğunu en kısa yoldan, en veciz ve âkil olan hiçbir aklın itiraz edemeyeceği şekilde izah ve ispat etmiştir. 

 “Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun?” sorusunu tüm insanlık namına sorarak, meraklı ve tedirgin insanlığı şöyle müjdelemiştir: “Dünyanın bin sene mesudâne hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen cennet hayatının; ve o cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rü’yet-i cemâline mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâl’in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun.”1

İnsan evvelâ; nereden geldiğini, nereye gideceğini, buraya niçin getirildiğini, buradaki vazifelerini, buradan sonra nereye sevk edileceğini araştırmalı, bilmelidir. Bu soruları hallederse gerisi kolaylaşır. Bu takdirde hayatın anlamını ve sırlarını çözmeye başlamış, kendisindeki insanlık potansiyelini açığa çıkarmaya hazır ve muktedir, “insan-ı kâmil” olmaya namzettir demektir. İnsan “eşref-i mahlûkat” ve yaratılmışların en kıymetlisi olarak kendisine verilmiş sayısız nimetlerle; akıl, fikir, düşünce, organlar gibi donanımlarla bu soruların cevabını arayıp bulmadıysa kendine de, ona verilen kıymete de yazık etmiş demektir. Bu durum, insan olmak gibi en üst bir makamdan aşağılara düşmektir.  Göklerde uçma kabiliyeti olan bir şahin ya da kartal neden yerde gezen tavuk olmayı tercih etsin ki? Neden bir bitki gibi yaşayıp gitsin ki insan? Kaldı ki, bitkinin dahi hayata bir hizmeti var, tesbihatı var. Hayvanların da öyle. İşte bu yüzden insanlık dışı hâl ve fiillerde bulunanlar hayvandan da aşağı bir seviyeye düşüyor. Adi bir canavar olabiliyor. Yüzlerce masumun hakkını gasp etmiş, parçalamış bir canavarı bağışlayıp affetmek masumlara haksızlık değil midir? İşte bu yüzden kabir azabı ve cehennem zalimler için şart ve haktır. İnsan cehennemi kendi iradesi ve tercihi ile hak etmektedir. Allah kullarına elbette bir annenin yavrusuna olan merhametinden, tahmin edemeyeceğimiz derecede, çok ziyade merhametlidir. 

İnsan, kendinde bulunan cevheri burada ne kadar işletebilirse, ahirete gittiğinde orada o kadarı açığa çıkacaktır. İnsanın derecesine göre kabir hayatının da, Cennet’in ve Cehennem’in de dereceleri vardır. İnsan ameline göre karşılık görecektir. Bu dünyada vazifeli olduğunu ve Yaratıcısına karşı hesap vereceğini unutan insan için Kur’ân-ı Kerim’de Allah şöyle buyuruyor: “Siz nasıl bugüne kavuşacağınızı unuttuysanız, bugün de biz sizi unuttuk ve yurdunuz ateştir, size bir yardım eden de yoktur.”2

Nereye ve nasıl Biri’nin huzuruna gittiğini bir an bile unutmayan ve unutulmayan kul olmak duası ile.

 Dipnotlar:

1. Mektubat, 22. Mektub

2. Câsiye, 34. ayet

Okunma Sayısı: 3165
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı